Refah kelime anlamı itibariyle; huzur, ferahlık, rahatlık düzeyi, yaşam kalitesi gibi anlamlara gelmektedir. Ekonomik anlamda refah ise geçmişi IX. yüzyıla dayanan fakat özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra kullanılan bir kavramdır. Belirli bir ekonomik düzeyi ifade eder.
Refah Devleti ise vatandaşının refahı için maksimum sorumluluk alan devlet yönetim modelidir.
İktisat’ın tanımladığı refah süreci şu şekilde oluşur: Öncelikle tasarrufların oluşması gerekir. Tasarruflar yatırımlara dönüşmeli ve yatırımlar da büyümeyi sağlamalıdır. Bu durum refahın artmasına yol açacaktır.
Bu tanımlamaları yaptıktan sonra, refah seviyemizin durumunu görmek adına bir endeksten bahsedeceğim.
Küresel Refah Endeksi
Merkezi Londra’da bulunan, bir düşünce kuruluşu olan Legatum Enstitüsü, 2008 yılından bu yana yıllık olarak Küresel Refah Endeksi adıyla bir endeks yayınlamaktadır. Orijinal adı Legatum Prosperty Index olan bu endeks şu kategorilere göre ülkeleri pualandırıp sıralamaktadır:
- Ekonomik Kalite
- İş çevresi
- Yönetim
- Eğitim
- Sağlık
- Emniyet ve Güvenlik
- Kişisel özgürlük
- Sosyal sermaye
- Doğal çevre
Türkiye’nin Refah Seviyesi
En son 2019 yılında açıklanan Küresel refah endeksine göre Türkiye 167 ülke arasında 91. Sırada yer almaktadır. En iyi derecesini 2015 yılında 60. sıraya çıkarak elde eden Türkiye, 2016 yılında 77. sıraya, 2017 yılında 79. sıraya, 2018 yılında ise 84. sıraya gerileyerek 2019 yılında bugüne kadarki en kötü sıralamasına 91. sıraya gerilemiştir.
Listenin ilk üç sırasında Danimarka, Norveç ve İsviçre bulunmaktadır. Türkiye’nin gerisindeki ülkelerden bazıları ise Azerbaycan, Tunus, İran, Türkmenistan, Senegal, Mısır… Listenin son üç sırasında ise Orta Afrika Cumhuriyeti, Yemen ve Güney Sudan bulunmaktadır.
Sonuç olarak, 2015’ten bu yana Türkiye, Küresel Refah endeksinde kötüye gitmektedir. Yukarıda belirttiğim başlıklardan elde ettiği puanlarla sıralamanın belirlendiğini göz önüne aldığımızda, özellikle ekonomik anlamdaki kötüye gidiş bu neticenin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Alanımın dışına çıkmadan söyleyebileceğim en önemli nokta, ekonomimizin ve ekonomik göstergelerimizin yeniden 2105 öncesindeki seviyelerine gelmesiyle refah seviyemizin yükselebileceğidir. Son dönemlerde ekonomide yaşanan dalgalanmaların da etkisiyle, bu yılın sonuna doğru gelecek olan yeni sıralamada Türkiye’nin yeri neresi olacak hep birlikte göreceğiz.
Son sözü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bırakıyorum: “Ekonomik kalkınma, Türkiye’nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.”
İsmail CEBECİ
Bağımsız Denetçi Yardımcısı
E-mail: cbcisml@gmail.com