Mahfi Eğilmez – 05.01.2017
Sanayide Üretim Durumu
Tabloya göre 2010 ve 2011 yılında sanayi üretiminde yaşanan hızlı büyüme sonraki yıllarda tekrarlanamamış. 2016 yılındaki ivme kaybı ise çok ciddi boyuta ulaşmış. Bu düşüş, ekonomik büyümeye de benzer biçimde yansıyor.
Finans Dışı Sektörün Döviz Pozisyonu Açığı (Milyar USD)
Tablo bize reel sektörün dış yükümlülüklerinde son 15 yılda son derecede hızlı bir artış gerçekleştiğini gösteriyor. 2002 yılında reel kesimin döviz açık pozisyonu 6,5 milyar dolar iken bu tutar 2016 yılı Ekim ayı itibariyle 213 milyar dolara dayanmış.
Reel Kesimin Dış Borç Stoku (Milyon USD)
Dış yükümlülüklerdeki artışa paralel bir gelişme dış borç stokunda da görülüyor. 2003 yılında reel kesimin toplam dış borç stoku 25 milyar dolar dolayındaymış Bu miktar 2016 yılının üçüncü çeyreği sonunda 138 milyar doları aşmış.
Kur Artışının Yarattığı Sıkıntılar
Reel kesimin maliyetlerini oluşturan para birimlerinin TL ve Dolar olarak yoğunlaştığı bilinen bir gerçek. Dolar cinsinden maliyetler hem finans dışı maliyetlerde (hammadde, ara malı, sermaye malı gibi yatırım girdilerinde) hem finansal maliyetlerde (borçlar, krediler vb) söz konusu. Dolayısıyla özellikle Dolar kurunda yaşanan artışlar reel kesimi olumsuz olarak etkiliyor.
Tablo TL’nin Dolara karşı 2016 yılında bütün kırılgan beşli üyelerinin paralarından negatif olarak ayrıştığını ortaya koyuyor. 2015 yılında TL’nin Dolara karşı değer kaybı yüzde 25’e yaklaşmıştı. Bu durumda TL’de Dolara karşı son 2 yılda yaşanan bu hızlı ve sürekli yıpranma reel kesimin maliyetlerini ciddi biçimde etkilemiş bulunuyor.
İç Talep ve Fiyatlar
İç talepte bir canlılık olmadığını üçüncü çeyrek büyümesindeki yüzde – 1,8’lik orana (küçülmeye) bakarak söylememiz mümkün. Dış talepte ise 2016 yılında düşü var. İhracat 2016 yılında bir önceki yıla göre yüzde 0,8 geriledi. Bu durumda reel kesim, ürettiği mal ve hizmetin satış fiyatlarını yıl boyunca fazla artıramadı.
Grafik bize tüketici fiyatlarında (TÜFE) yıl boyunca yaşanan artışa karşın üreticilerin maliyet artışlarını fiyatlarına (Yİ-ÜFE) yansıtamadıklarını, sadece son ayda biriktirdikleri bütün maliyet artışlarını bir seferde fiyata yansıttıklarını anlatıyor.
Reel Kesim Güven Endeksi
Bütün bu hız kesmeler, artan döviz açık pozisyonları, artan dış borç yükü ve bunlara ek olarak TL’nin Dolara karşı yaşadığı değer kayıpları reel kesim güven endeksinde de gerileme oluşmasına yol açmış bulunuyor. 2006 yılından 2010 yılına kadar yükselen güven endeksi sonraki dönemde gerilemeye başlamış ve 2016 yılı sonunda 100’ün altına inmiş görünüyor.
2017 yılında reel kesimi en fazla etkileyecek gelişme TL’nin Dolar karşısında yaşayacağı değer kaybı ve iç ve dış talepte ortaya çıkacak gelişmeler olacak.
Bunlar da ilginizi çekebilir: