Türkiye’nin, neo-klasik iktisat kuramının dışına çıkarak büyümeyi öncelemesi; enflasyonla mücadelede ise liralaşma başta olmak üzere makro ihtiyati düzenlemelerle kendine has bir mali sistem oluşturması, piyasada yatırım iştahı bakımından iki temel unsuru, konut ve borsayı ön plana çıkarmaktadır.
Öncelikle konut ve buna yönelik desteklerin etkisini irdelemek istersem;
Türk insanı toprak severliği ile bilinir ve yatırım araçları içinde de en cazip olanı hep ev sahipliği olagelmiştir. Ancak sanıldığı gibi ev sahiplik oranı da öyle önemli bir yerde değildir. G20 ülkeleri içerisindeki ev sahiplik sıralamasında son verilere göre yüzde 57,9 ile son sıralarda yer almaktadır.
Geçtiğimiz dört–beş yıllık dönem değerlendirildiğinde ise ekonomik kararlarda sık sık yapılan değişiklikler, faiz oranlarındaki aşırı dalgalanmalar, belli bir gelir grubunda olanlar için konuta erişimi zor hale getirmiş ve böylece özel sektörün orta gelirli haneler için konut projesi geliştirme iştahı da ortadan kalkmıştır. Bu nedenle dar ve orta gelirliye yönelik olarak çıkarılmış bulunan konut destek paketleri önem kazanmaktadır.
Fiyatlardaki sert yükselişe rağmen konut piyasasına talep hala yüksek
Normal koşullar altında ekonomi teorisinde fiyatı artan bir ürünün talebi azalır, ancak ülkemizde konut piyasasına olan talep, konut fiyatlarındaki sert yükselişe karşın azalan bir momentumla da olsa halen yüksektir. Bunun en önemli nedeni yüksek enflasyon karşısında paranın değerinin korunma ihtiyacıdır.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!
Nazlı Sarp