Piyasalardaki aşırı oynaklıkla Borsa İstanbul’un hikayesi arasında bir ilişki kurulabilir mi

Bundan tam bir hafta önce küresel piyasa­larda yaşananlar ve ardından başat ülke piyasalarının hiçbir şey olmamış gibi başla­dığı yere geri dönerek haftayı kapatması, bazı ezberlerin bozulduğuna işaret ediyor olsa da sorunun temelinde küresel merkez bankala­rının sancılı politika dönüşümü var.

Yeni bir Asya krizi gündemde mi?

Borsa İstanbul üzerindeki etkisini ise bazı matematiksel gerçeklerden anlamak müm­kün: Oynaklığın başladığı tarihten baz alacak olursam; 2-9 Ağustos tarihleri arasında dolar bazlı endeks hareketlerine bakılacak olursa; SP500’de yüzde 0,43’le yatay (yani başlangıç noktasına geri gelmiş), Topix ve Nikkei en­dekslerinde yüzde 1’in altında sınırlı daralma ancak KOSPI G. Kore endeksinde yüzde 3,5 ve BİST 100 endeksinde tam olarak yüzde 6,6’lık bir kayıp olduğu görürüz. (Güney Kore’de ve Tayvan’da görülen hareketler bana Asya Kri­zi’ni anımsattı) Üstelik bu derin etki BİST 100’deki yüzde 38’lik yabancı takas oranına rağmen kaydedilmiş gözüküyor.

Sadece bu görünüme dayanarak, arada yük­sek bir ilişki olduğu iddia edilebilir ancak hi­kaye oldukça eksik kalacaktır. Öyleyse konu­yu daha iyi analiz edebilmek için önce geçti­ğimiz hafta olanlara bir göz atalım: 2 Ağustos tarihinde ABD tarım dışı istihdam verisinde işsizlik oranının yüzde 4,3’e yükselmesi bir anda durgunluk ve faiz indirimlerine geç ka­lınmış olabileceği duygusu yaratmıştır. Öte yandan bu bir günde oluşmuş bir tablo da de­ğildir; arka planda birkaç ay öncesinde (Mart 2024) 2016 yılından bu yana negatif faiz po­litikası sürdüren Japon Merkez Bankası’nın bu dönemi sonlandırarak, faiz artışlarına geç­mesi Temmuz ayında Japon Yenini dolara ve diğer para birimlerine karşı güçlendirecek ve son faiz artışıyla meşhur carry trade ezberini bir süreliğine sarsacaktır.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!