Onur Erkan Yıldız – 07.05.2018
Geçen hafta yoğun ekonomik ve politik olayların ışında yüksek volatiliteye sahipti. Avrupa ve İngiltere bölgesi enflasyon rakamları ön plana çıkan verilerdendi. Avrupa bölgesi enflasyon hedefleri, parasal genişlemenin bitiş zamanı konusunda önemli kıstaslardan. Bölge enflasyonunun beklentilerin altında kalması Euro negatif fiyatlamaları da beraberinde getirdi. Son zamanlarda Avrupa Merkez Bankası üyelerinin parasal genişlemeyi destekleyici politikaları da yine fiyatlamaların gidişatı açısından endişe verici görünüyor.
İngiltere bölgesinde ise bir faiz artırım süreci başlamış ve fiyatlamalarda büyük etkiler yaratmıştı. Brexit ile ağır darbeler alan Sterlin bazlı enstrümanlar, faiz artırım süreci ile birlikte bir toparlanma gerçekleştirmişti. Faiz artırım sürecinde olan İngiltere Merkez Bankası, beklentilerin oldukça altında kalan İngiliz enflasyonu ile zor bir dönem geçirebilir. Buna ek olarak diğer ekonomik verilerin de beklentilerin altında açıklanması bu süreci daha da zorlaştıracaktır. Ayrıca, güvenilir kaynaklardan edinilen bilgiye göre Birleşik Krallık politik anlamda da zor bir döneme geçiş yapabilir. Hükümette üst üste gerçekleşen kabine revizeleri de bunun önemli bir işareti. Politik belirsizlik ihtimalleri de ilerleyen dönem fiyatlamalarında Sterlin varlıkları üzerinde negatif etkiler yaratabilir. Ayrıca Avrupa Birliği Komisyonu ile Brexit hakkında görüşmeler üzerine birtakım pozitif açıklamalar yayınlansa da bu tarafta da sıkıntılar yaşanabileceğine dair haber akışları olduğunu görüyoruz.
ABD tarafında işler yolunda görünüyor. Son dönem ekonomik verileri oldukça iyi ve istihdam da doygunluğa yakın bir görünüm işaret ediyor. İşsizlik oranlarının 1973 yılından bu yana en iyi seviyelerde olması ekonomik hamlelerin güven verdiğine bir işaret. Geçen Cuma açıklanan İstihdam raporuna göre ortalama saatlik kazançlar beklentinin altında kalsa da FED’ in hedefleri için yeterli denebilir. Enflasyonda gerçekleşebilecek bir artış ile Amerikan dolarında daha büyük çaplı bir ralli başlayabilir. Onu da bu hafta enflasyon verileri ile birlikte göreceğiz. Olası bir artış daha şahin FOMC üyeleri ve daha hızlanabilecek bir faiz artırım sürecine işaret edecektir. Bu da tüccarların risk iştahlarında güçlü bir artışa sebep olabilir. ABD’ de risk unsuru olarak takip edilen en önemli konu Başkan Donald Trump ve politik hamleleri. Trump’ ın Rusya ve İran ile gelecek dönemlerde gerçekleştirebileceği restleşmeler fiyatlamalarda önemli etkiler yaratabilir. Bu konu takibimizde olacak ve önem arz edecektir.
Türk Lirasında durumlar pek iç açıcı değil. Enflasyonist ve cari açık baskıları Lira üzerinde iyiden iyiye etkili olmaya başladı. Ayrıca geçen hafta uluslararası kredi derecelendirme kurumlarından Standart & Poor’s, Türkiye’nin yabancı para cinsinden kredi notu BB’den BB-‘ye, yerel para cinsinden kredi notu ise BB+’dan BB’ye düşürmüştü ve bu olayın etkileri Lira fiyatlamalarında büyük etkide bulundu. Türkiye’nin Not görünümü “Durağan” olarak belirlenirken, gerekçe olarak, cari açık, bütçe açığı ve enflasyonun kötüye gitmesi ve mali disiplinin bozulması gösterildi. Bu karar üzerine Goldman Sachs ve JP Morgan gibi uluslararası yatırım kuruluşlarından da benzer konulara dayalı olumsuz açıklamalar geldi. Tüm bunların üzerine bir de enflasyon rakamlarının beklentilerin üzerinde açıklanması Lira da önü alınamaz bir kayba sebep oldu. Politik manada bir belirsizlik dönemi geçiren Türkiye tarafında erken seçim tarihine kadar negatif fiyatlamaların devam edeceğini düşünüyorum. Daha sonrasında birtakım belirsizliklerin ortadan kalkması ile birlikte bir normalleşme yaşanabilir
Asya tarafında son zamanlarda bir bahar dönemi yaşanıyor. Buna en önemli sebep Güney Kore ile Kuzey Kore arasında gerçekleşen barış görüşmeleri. Ayrıca ABD’ nin Kuzey Kore ile ilişkilerini normalleştirmesi de bölgedeki risk seviyelerini düşürüyor. Bilindiği üzere ABD ile Kuzey Kore arasında “ nükleer gösteri “ boyutlarına ulaşan bir restleşme mevcuttu. Bunların ortadan kalkması bölgede sakin bir döneme geçiş ihtimallerini oldukça yükseltti. Yaşanan bu olayların etkisiyle güvenli varlık taleplerinde bir düşüş yaşanırken, tüccar risk iştahlarında da artışlar görüldü. Fakat bu fiyatlamaların sınırlı kaldığından da bahsedebiliriz. Bunun en önemli nedeni ise ABD ile Çin arasında yaşanan ticaret savaşları. Henüz başlangıç seviyesinde ağır yaptırım kararları alan iki ülke de risk seviyelerinde sınırları zorlamıştı. Sürecin devamında iki ülke yöneticilerinin ılımlı tavrı bu risk seviyesini bir miktar azalttı. ABD’ den bir ekonomi heyetinin konular üzerine görüşmek için Çin’ i ziyaret etmesi de bir normalleşme adımı olarak görüldü. Konu ile alakalı gelecek dönem haber akışı fiyatlamalarda etkili olmaya devam edecektir.
Onur Erkan Yıldız