Mahfi Eğilmez – 20.07.2016
Cuma gecesi yaşanan ve sabah olmadan başarısızlığa uğratılan darbe girişiminin ardından ilk işlem gününde piyasalarda görülen etkiler şöyleydi: (1) TL, başlıca döviz kurlarına karşı Cuma akşamı itibariyle kaybettiklerini geri kazanmaya başlamıştı. Gerçekten de örneğin Cuma gecesi 3.016’yı gören Dolar – TL kuru Pazartesi günü piyasalar açıldıktan sonra hızla gerilemeye başlamış ve 2,92’ye kadar düşmüştü. Benzer bir durum Euro – TL kurunda da ortaya çıkmıştı. Bu düşüşte Merkez Bankası’nın hafta sonunda döviz ve TL likiditesi konusunda yaptığı açıklamaların da etkisi vardı. (2) Cuma akşamı 82.825 düzeyinde kapanan BIST 100 endeksi, Pazartesi günü hızlı bir değer kaybı yaşamaya başlamıştı. (3) Cuma akşamı kapanışta yüzde 8,60 düzeyinde olan gösterge faiz Pazartesi günü açılışla birlikte yükselişe geçmişti.
Piyasadaki olumlu kur tepkisi Pazartesi günü öğleden sonra yön değiştirdi ve TL, yabancı paralara karşı değer kaybetmeye başladı. Pazartesi akşamı kapanışta Dolar – TL kuru yeniden 3,0199 düzeyine yükselmişti. Buna karşılık BIST 100 endeksindeki hızlı düşüş ve faizdeki yükseliş devam etti. BIST 100 endeksi Pazartesi gününü Cuma gününe göre yüzde 7’den fazla değer kaybıyla 76.958 düzeyinde kapatırken gösterge faiz de yüzde 8,89 düzeyinde tamamladı.
Pazartesi günü TL lehine esmeye başlayan rüzgârın tersine dönmesinde kanımca en etkili olay, darbe girişimi sonrasında yaşanan büyük boyutlu operasyonlar ile yetkililerin konuyu sürekli gündemde tutmasıydı. Operasyonlar kaçınılmaz olabilir. Buna bir şey diyemeyiz. Ama konuyu sürekli gündemde tuttukça ve sert açıklamalar yaptıkça yabancı yatırımcının kafasında darbe girişiminin bitmediği gibi bir izlenim doğuyor. Oysa bu gibi hallerde ‘söz gümüşse sükût altındır’ atasözünü hatırlamakta yarar var. Yatırım amaçlı paranız olduğunu ve bu parayı fon yöneticinizin tavsiyesiyle çok yakından bilmediğiniz bir ülkenin tahvillerine yatırdığınızı düşünün. Ve varsayın ki o ülkede hafta sonu bir darbe girişimi olmuş ve bastırıldığı bildirilmiş olsun. Pazartesi günü o ülkeyle ilgili yazılı ve görsel basındaki haberlere, yetkililerin verdiği demeçlere bakıyorsunuz ve sanki darbe girişimi bitmemiş, olay devam ediyormuş gibi bir izlenime kapılıyorsunuz. Ne yapardınız? Muhtemelen zararı göze alıp fon yöneticinizi arayarak paranızı çekmesi talimatını verirdiniz.
Salı günü birisi dışarıda, birisi bizde olmak üzere iki gelişme yaşandı. Dış gelişme ABD kökenliydi. ABD ekonomisinden gelen olumlu verilerle Dolar Endeksi yükselmeye başladı. Dolar endeksi 9 Mart’tan bu yana ilk kez 97’yi aştı. Bu gelişme sonucunda TL de dâhil olmak üzere Dolar bütün paralara karşı değer kazanmaya başladı. İç gelişme ise Merkez Bankası’nın gecelik borç verme faiz oranını (koridorun üst limiti) yüzde 9’dan yüzde 8,75’e indirmesi olarak ortaya çıktı. Yabancı yatırımcının kafasının karışık olduğu böyle bir ortamda Merkez Bankası’nın faiz indirimi bence doğru olmadı. Dolar endeksinin değer kazanması Merkez Bankası’nın faiz indirimi ve darbe girişimi görüntülerine eklenince Dolar – TL kuru Salı akşamı kapanışta 3,04’ü aştı. Salı günü kapanışta BIST 100 endeksi 76.178’e gerilemiş ve gösterge faiz de yüzde 8,92’ye yükselmişti.
Dışımızda yaşanacak gelişmelere karşı alabileceğimiz tek önlem yapısal reformları yapmaktır. Böyle bir ortamda bu iş daha da zorlaştığı için bunu gündeme getirmek anlamlı olmayabilir. O halde yapılacak şey en azından içerideki gelişmeleri denetim altına alabilmektir. Sert demeçlerden kaçınmak ve sükûneti geri getirerek yatırımcıları ve turistleri daha fazla ürkütmemeye çaba göstermek gerekiyor. Unutmayalım ki Türkiye, yenilemeler dâhil olmak üzere, 1 yıl içinde 200 milyar dolara yakın yabancı kaynak bulmak zorunda olan bir ülke.