“Beni öldürmeyen şey güçlendirir.”
Friedrich Nietzsche
Dönüşüm çoğunlukla sancılı bir süreçtir. Bu sancıyı kabul edilebilir kılansa, aynaya baktığınızda gördüğünüz gelecektir. Kimi zaman kendi isteğinizle dönüşürsünüz, kimi zaman da hiç hesaba katmadığınız şartlar sizi dönüştürür. Hayat tecrübeme binaen söyleyebilirim ki, özellikle acıdan beslenen zorunlu dönüşümleri olumlu bir sona vardırabiliyorsanız, bu dönüşüm sizi gerçek anlamda güçlü kılar. Bu güçle birlikte, bir sonraki dönüşümün sancılarına karşı bağışıklık kazanırsınız. Bu söylediklerimin bireylerden, toplumlara, üç kişilik startuplardan büyük kurumsal şirketlere kadar her kişi ve kurum için geçerli olduğuna inanıyorum.
Pandemi olarak adlandırdığımızdan beri Covid-19, bireylerin ve toplumların hayatlarını acımasızca dönüştürdü. Bilim kurgu filmlerinde, bu dünya için önlem almazsak neler olacağını gösteren distopik günlere uyandık bir anda. Kaybettiklerimizin acısı, kaybedebileceklerimizin korkusu hala taze. Geçen bunca zamanda yeni şeyler öğrendik birbirimize dair. Kendimizi yeniledik. İlişkilerimizi, işimizi, okulumuzu, iletişimimizi, klişe tabirle normalimizi yeniledik.
Elbette ki bu başlıkta yazacak çok şey var. İzninizle konuyu fintechler özelinde ele almak istiyorum.
Soyuttan Somuta Geçişte Yatırımcıların Önemi
Fintechlerin soyuttan somuta geçiş sürecinde besleyici motivasyonu yatırımlardır. Zaten son dönemde dolu dolu akmayan fintechlerin can suyu olan yatırımlar, pandemi döneminde damla damla akmaya başladı. Hatta durdu. Musluktan su yerine sadece ses geliyor. Bu dönemde, yatırım alma aşamasına gelmek için kendi finansman kaynaklarını büyük oranda kullanan fintechler, haliyle bu beklenmedik dönüşümle birlikte yatırımcılardan bekledikleri motivasyonu alamadılar. Bu senaryo kimsenin gelecek planında bir risk unsuru olarak düşünülmemişti. Elbette ki yatırımcılar açısından belirsizlik burada en etkili faktör. Görünen o ki 2020 yılı bu belirsizlikle bitecek, pandeminin dalga etkisi gözlemlenecek. “Hadi biraz hareketlenelim” diyenlere göre “Biraz daha bekleyelim” anlayışı ağır basacak gibi görünüyor.
Pandemiden Güçlü Çıkanlar
Tüm ekonomiler için büyüme tahminleri düşürülse de, pandeminin en çok yaradığı alanlardan birinin de fintech ekosistemi olduğunu söyleyebilirim. Hem globalde hem de ülkemizde özellikle mobil bankacılık tarafındaki kullanım oranlarının yukarı çıkması önemli ve somut bir gösterge. “Temassız” ve “Nakitsiz” ödeme alışkanlığını hemen benimsedik mesela. Dijital cüzdanlarımız oldu. Ödeme servislerini kullanım oranlarımız arttı. Kripto işlem platformlarında işlem yapmaya başladık.
Robo Danışmanlık
Pandemi ile birlikte, fintech ekosisteminin altın çocuğu olarak gördüğüm ve ülkemizde yakın zamanda adını daha çok duyacağımız “robo danışmanlık” uygulamaları konusunda finans kurumları çalışmalarını artırdı. Özellikle pandeminin oluşturduğu panik havasında “davranışsal finans”ın bir sonucu olarak kişilerin tasarruflarını duygularıyla yöneterek yanlış kararlar verebildiği, “robo danışmanlık” uygulamalarının ise yapay zeka ile finansal modellemeleri, duygudan arındırılmış bir şekilde yönetebildiğini somut olarak da görmüş olduk.
Yeri gelmişken aktarmakta da fayda görüyorum; günümüzde bireysel emeklilik şirketlerinin daha fazla ilgi gösterdiği robo danışmanlık uygulamalarının, aracı kurum ve portföy yönetim şirketi gibi finansal kurumlar aracılığıyla bireysel yatırımcılara ulaştırılması çok önemli. Fakat bu aşamada bazı tıkanıklıklar bulunuyor. Aracı kurumların motivasyonu müşterilerinin olabildiğince fazla işlem yapmasıdır. Aksi takdirde müşterilerinden komisyon elde edemeyeceklerdir. Robo danışmanlar ise bir HFT (Yüksek Frekanslı İşlemler) veya algoritmik trade uygulamasından farklı olarak, müşterinin hedeflediği gelir beklentisine göre tasarruf yönetimi yapar. Pratikte bunu “anlık” yapmak yerine günün sonunda, ihtiyaç varsa “yeniden dengeleme” yaparak sağlar.
Portföy yönetim şirketlerinde ise sorumluluğu yapay zekaya bırakmak konusunda duygusal bir set bulunuyor. Diğer taraftan siz kişiye özel bir portföy yönetimi almak istiyorsanız tasarruf tutarınızın ortalama asgari 500 Bin TL civarında olmasını talep ediyorlar.
Haliyle finansal okur yazarlık konusunda iyi olmayan ama kişiye özel bir portföy yönetimi almak isteyen ve tasarruf tutarı çok yüksek olmayan yatırımcılar bu hizmetten hiçbir suretle yararlanamıyorlar.
Regülasyon tarafında yapılacak bir düzenleme ile, bireylerin arada herhangi bir finansal kurum olmadan kişiye özel robo danışmanlık hizmetini alabilmeleri sağlanabilir. Bu uygulamayı aracı kurumdaki hesaplarına entegre ederek işlemlerin yine güvenli ortamda gerçekleştirilmeleri sağlanabilir. Fintech ekosistemimizin gelişmesi açısından bu tür hamleleri çok değerli ve gerekli buluyorum.
“Açık Bankacılık” ve “Açık Yatırım”
Bir diğer konu da “Açık Bankacılık”. Ekosistemin gelişmesi için tüm bankaların aynı doğrultuda bu konuda efor sarf etmeleri çok önemli. Maalesef “somut hedefler”in olmadığı bir uygulamada aynı çizgide buluşmak zor. Dolayısıyla “Sen nasıl istersen.” yaklaşımı, bu önemli başlığın etkisiz kalmasına sebep oluyor. Tüm bankacılık sistemini içine alabilecek ve sonunda hem bankalara hem de hesap sahiplerine yarayacak çözümleri üretmek şu anda mümkün görünmüyor. Bazı öncü bankaların aksine bu konuya kayıtsız kalan kurumlar da söz konusu. Bu konuda “zorunluluk” şartı konulmadıkça ve bu konunun takibi yapılmadıkça ekosisteme beklenen etkisinin istenilen seviyede olmayacağının altını çizmek istiyorum.
Bu yazı ile birlikte ben de bir katkı yaparak “Açık Yatırım” başlığını eklemek istiyorum. Sadece bankaların değil aracı kurumların da hesap hareket, hesap portföyü, vergi raporu, emir gönderme, teminat işlemleri, para ve kıymet transferi gibi birçok başlıkta API’lerini açmaları, özellikle sermaye piyasaları tarafında fintechlerin yeni çözümler üretmesi için önünü açacaktır. Bazı servisler mevcut olsa da bunlar sadece odaklanmış trade platformlarına özel olarak sunulmakta ve kısıtlı kapsamdadır. Uzaktan müşteri edinimi de bu yapıya entegre edildiğinde uçtan uca bir dijital dönüşüm ve bu dönüşümde de fintechlere önemli bir hareket alanı kazandırılacaktır.
Bütüncül bir yaklaşım için, Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK), Takasbank ve Borsa İstanbul (BIST) gibi kurumların da API yaklaşımını benimseyerek, fintechlere bu konuda gelişim imkanı sağlaması, bunu yaparken de, “gelir elde etme” yerine “değer katma” yaklaşımını benimsemeleri büyük bir sıçrayışa katkı sağlayacaktır.
Çıkış Yolu
“Bir güçlükle karşılaştığınızda kendinize bir kaçış yolu değil, bir çıkış yolu arayın.” diyor David L. Weatherford. Buna paralel olarak pandeminin tetiklediği “çözüm üretme” dürtüsü ile mevcut uygulamalara farklı bakış açıları kazandırılıyor, yeni startuplar da filizleniyor. Kamu ve özel finans kurumlarının, buradaki çevikliği görerek iş birlikteliklerini artıracağını öngörüyorum. Yatırımcıların “bekleyelim” anlayışına tepki olarak, bu finans kurumlarının özellikle kendine bir ışık arayan startuplara daha fazla mentorluk yapması, onlara bu süreçte belki de paradan daha değerli olan tecrübelerini aktarması çok önemli. Yakın zamanda benim de içinde aktif olarak rol aldığım bir girişimcilik projesinde, fintech girişimcileriyle yaptığım sohbette de bunu net olarak gözlemliyorum.
Dönüşümü derinden hissettiğimiz bu sancılı dönemden güçlenmiş olarak çıkmak yine bizim elimizde.
Hadi!
İskender Ada
İnfina Yazılım A.Ş.
İş Geliştirme Direktörü