Tesla’nın CEO’su ve milyarder Elon Musk’ın, ABD’deki başkanlık seçimi kampanyasında eski Başkan Donald Trump’ı destekleyen bir gruba önemli miktarda bağış yaptığı iddia ediliyor. Bloomberg’in haberine göre, Musk’ın “America PAC” adlı gruba yaptığı bağışın miktarı açıklanmamış olsa da, “kayda değer” olarak nitelendiriliyor. Bu gelişme, teknoloji dünyasının geleneksel olarak Demokrat eğilimli olan siyasi duruşunda bir değişim olabileceğine işaret ediyor.
Aslında America PAC’mış hikaye onun yerine AIPAC’ı konuşmalıyız ancak ana medya akımı müsaade etmiyor. AIPAC 1951 yılında kurulmuştur. Ana hedefi, Amerika Birleşik Devletleri ile İsrail arasındaki stratejik ortaklığı desteklemek ve geliştirmektir. Başka hiçbir devlet ABD içinde böyle paralel yapılanmamıştır. Organizasyon, iki ülke arasındaki bağları güçlendirmeye yönelik politikaları teşvik edermişmiş. Birçok terör organizasyonu kurduğu iddia ediliyor. Komşumuz Rusya’yı kötüleyen ve İslamofobinin siyonist kurucusu olduğu söyleniyor bu lobinin. Tabi “ne kadar doğru” tartışılır. Yani yaptığı şey, yoksa doğruluğu değil.
Musk ve Trump arasındaki ilişki, geçmişte de dikkat çekiciydi. Trump’ın ilk başkanlık döneminde, Musk önce bir teknoloji zirvesine katılmayı reddetmiş, ancak sonradan fikir değiştirmişti. Daha sonra Musk’ın Twitter’ı (şimdi X olarak biliniyor) satın alması ve Trump’ın hesap yasağını kaldırması, iki isim arasındaki bağlantıyı güçlendirmişti. Ancak Musk, Mart ayında yaptığı bir açıklamada hiçbir başkan adayına bağış yapmadığını belirtmiş ve Trump’ın danışmanı olacağı yönündeki iddiaları yalanlamıştı.
Bu bağış haberi, özellikle “Swing States” olarak bilinen, seçim sonuçlarını belirleyebilecek kritik eyaletlerdeki kampanyalara yönelik olduğu düşünülüyor. Bu eyaletlerde seçmen davranışları değişken olduğundan, buralarda yapılacak kampanyaların etkisi büyük önem taşıyor. Musk’ın bu hamlesinin, Trump’ın seçim stratejisine önemli bir katkı sağlayabileceği değerlendiriliyor.
Ekonomik takvim, döviz piyasasında başarılı olmanın vazgeçilmez bir unsurudur. Bu takvim, önemli ekonomik verilerin ve olayların açıklanma zamanlarını gösterir. Makroekonomik göstergelerin döviz kurları üzerindeki etkisini anlamak, yatırımcılara piyasa dinamiklerini daha iyi kavrama fırsatı sunar. Örneğin, istihdam verileri, enflasyon oranları veya merkez bankası kararları gibi faktörler, para birimlerinin değerini doğrudan etkileyebilir. Döviz endeksi analizi yatırımcılarının risk yönetimi stratejilerini geliştirmelerine yardımcı olur.
Grafik TradingView’den
OTKAR hissesi, teknik analizde güçlü bir performans sergiliyor. Günlük bazda teknik değerlendirmesi “Al” yönünde olan hisse, özellikle hareketli ortalamalar açısından “Güçlü Al” sinyali veriyor. 639 TL seviyesinden işlem gören OTKAR, son bir günde %0.31’lik hafif bir düşüş yaşamasına rağmen, genel görünümü olumlu. Osilatörler “Sat” sinyali verse de, RSI değerinin 55.65 olması, aşırı alım veya satım bölgesinde olmadığını gösteriyor.
Otokar’ın performans verileri, uzun vadeli yatırımcılar için umut verici görünüyor. Son bir haftada %2.44’lük bir düşüş yaşasa da, üç aylık %28.31’lik ve altı aylık %47.92’lik artışlar, hissenin güçlü bir yükseliş trendinde olduğunu gösteriyor. Özellikle son bir yıldaki %170.65’lik ve son beş yıldaki %2593.93’lük artışlar, Otokar’ın uzun vadeli yatırımcılar için cazip bir seçenek olabileceğini düşündürüyor.
Otokar’ın güçlü bir finansal performans sergilediğini ve büyüme potansiyelinin yüksek olduğunu görmekteyiz.
Otokar’ın fiyat/kazanç oranı 37.13 olarak hesaplanıyor. Bu değer, sektör ortalamasının üzerinde olabilir ve hissenin kısa vadede pahalı algılanmasına neden olabilir. Ancak, şirketin güçlü büyüme oranları göz önüne alındığında, bu değerleme uzun vadeli yatırımcılar için makul görünebilir.
Fiyat/kazanç/büyüme oranının 0.13 civarında olması, hissenin büyüme potansiyeline göre düşük değerlenmiş olabileceğini düşündürüyor. Yatırımcıların, Otokar’ın güçlü finansal performansını ve gelecek beklentilerini dikkate alarak karar vermeleri önemli olacaktır.
Sonuç itibariyle, Silicon Vadisi’ndeki girişimcilerin ve teknoloji liderlerinin siyasi eğilimlerindeki bu olası değişim, ABD’nin politik ve ekonomik dinamiklerinde önemli etkilere yol açabilir. Teknoloji sektörünün Trump’a yönelik artan desteği, gelecekteki politika oluşturma süreçlerini ve regülasyonları etkileyebilir. Bu durum, yatırımcıların ve finansal analistlerin, teknoloji şirketlerinin gelecekteki performanslarını değerlendirirken dikkate almaları gereken yeni bir faktör olarak ortaya çıkıyor. ABD teknoloji hisseleri tüm dünyaya büyük bir yön veriyor.
Okan Özdemir