Ecza dolaplarınızdan aşina olduğunuz üzere peroksit, bileşiminde normal oksitlerden daha çok oksijen bulunan çözeltilere verilen genel bir kimyasal tanımlama. İşlevi ise oksijenden anlaşılacağı üzere dezenfektan olmasında.
Ortodoksi denilince akla neoliberalizm gelir ki Türkiye, kendine özgü yapısıyla zaman zaman şimdi olduğu gibi onun bir parçası zaman zaman da dışına çıkmaya çalışan ve bu bağlamda batıdan çok eleştiri alan ülke oldu. Türkiye ekonomisinde ortodoks olarak tabir edilen politikalardan ilk çıkış 2018 yılında ABD ile yaşanan ufak çaplı bir kur krizi sonrası yaşandı diyebilirim.
Ardından ekonomi politikasında çoğunlukla görev ve tutum değişiklikleriyle gelgitler yaşandı ve küresel finans piyasalarına ilişkin bir dizi düzenleme yapılması ihtiyacı doğdu (swap kontrolleri gibi). Ancak tam anlamıyla konvansiyonel politikalardan kopuş Eylül 2021 itibariyle başladı ve ardından uygulanan heteredoks politikalarla bambaşka bir ekonomi patikasına girildi.
Bu süreçte amaçlanan, daha önceki ekonomi politikalarının büyük ölçüde sorumlu olduğu kronikleşmiş cari açığı belli bir dengeye oturtma çabasıydı. Nitekim başarılı atlatılmış bir pandemi süreci ve tedarik zinciri sorunlarıyla lehimize gelişmiş bir dış talep yapısı da mevcuttu yani tam da o zamandı…
Ne yazık ki beklenen olmadı ve Rusya-Ukrayna savaşının ortaya çıkarttığı küresel enerji ve gıda krizi tüm dengeleri alt üst etti…
Enerji başta olmak üzere yüksek ithal bağımlılığı ve küresel merkez bankalarının sıkılaşma adımları nedeniyle onca makro ihtiyati düzenlemeye karşın model, başarılı olamadı. Piyasa ve sektör paydaşları batının da yoğun baskısı nedeniyle ikna edilemedi ve çok yüksek enflasyon ile cari açıkta rekorlar kırılarak, fasıla kapanmış oldu.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!