Orta Doğu’da yaşananları artık Gazze Savaşı olarak küçümsemek çok yanlış olur. Lübnan, Yemen, Suriye, Irak, Iran, hatta Pakistan bir şekilde bu savaşın içine çekiliyor. İstemeye istemeye. Türkiye de bu krize müdahil olacak, veya virüsten etkilenecek. Bu iki şekilde olabilir. İlkin, İran-İsrail-ABD vekilleri mücadelesinin şiddetlendiği Suriye-Irak coğrafyasında devlet gücü yok olur, ISID ve PKK gibi terör örgütleri cesaretlenerek Türkiye içinde tedhiş eylemlerine girişebilir. İkincisi, Türkiye Esad’ın iki hamisi olan İran ve Rusya’nın askeri anlamda aşırı güç sarfettiğini sezerek, İdlib’te Esad’ı barış masasına çekmek, Fırat’ın Doğusunda ise PYD/YPF oluşumu imha etmek için yeni askeri harekatlara girişir.
Orta Doğu krizi 2 nedenden dolayı bitmez ve çok daha geniş bir coğrafyaya yayılma potansiyeli arzeder. İlkin, Netanyahu için Gazze’de ateşkes veya hangi şartlarda olursa olsun, barış söz konusu değil. Savaş biterse, erken seçimde devrilecek ve muhtemelen de kodesi boylayacak. İkincisi, ABD seçimleri. Eğer Trump seçilirse, Netanyahu’yu destekleyecek, Ukrayna’ya askeri yardımı kesecek ve Çin-Tayvan gerginliğini yönetme konusunda da Biden’a kıyasla tecrübesiz ya da ilgisiz.
Bir anlamda Trump’ın Çin’e ilan ettiği ticaret savaşı ile ABD hegemonyasında Tek Kutuplu Dünya Düzeni kapandı. Ukrayna Savaşı ve Gazze hegemon yokluğunun doğal uzantıları. Böyle geçiş dönemlerinde hegemonun rakipleri kendi nüfuz alanlarını genişletmek için her türlü yönteme başvurur. Türkiye, İran gibi bölgesel güçler de ya aynı amaçla, ya da meşru müdafaa kaygısıyla askeri – siyasi maceralara atılır.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!