Mahfi Eğilmez – 13.01.2015
Birkaç ay önce geleceğe farklı bakıyorduk şimdi farklı bakıyoruz. Bakışımızdaki bu hızlı değişimin en önemli nedenlerini şöylece sıralamak mümkün: (1) Petrol fiyatlarının hızlı düşüşü. (2) Fed’in faiz artırımı beklentisinin ileriye doğru kaymaya başlaması. (3) Avrupa Merkez Bankası’nın parasal gevşemeyi devlet tahvillerine de yayarak genişletme eğiliminde olması.
Bunlar içinde en önemlisi petrol fiyatlarının düşmesi. 2015 yılı için birkaç ay öncesinde yapılan en iyimser tahminlerde bile 95 USD/Varil’in altında bir fiyat öngörülmüyordu. Bugün geldiğimiz fiyat 47 USD’nin biraz üstü. Petrol fiyatlarındaki düşüşün, hangi çerçeveden bakarsak bakalım, hangi kayıpları hesaba eklersek ekleyelim Türkiye’ye net olarak kazanç getireceğini söyleyebiliriz. Petrol fiyatlarının düşüşü, bu doğrudan kazancın yanı sıra, yatırımcılar açısından en büyük risk unsuru olarak görülen cari açığın düşmesine ve dış finansman sorununun azalmasına yol açarak dolaylı kazanç da getirecek.
Fed’in faiz artırma kararını bu yıl vermemesi ya da bu yıl verse de uygulamayı gelecek yıl başlatması beklentisinin ağır basması dış finansman ihtiyacı yüksek olan Türkiye için olumlu bir gelişme. Bu gelişme, Türkiye’nin bu yıl için bulması gereken 200 milyar USD’nin üzerindeki dış finansman kaynağını bulmakta zorlanmayacağı anlamına geliyor.
Avrupa Merkez Bankası’nın parasal gevşemenin en önemli aracı olarak uyguladığı tahvil alımını, devlet tahvillerini de kapsayacak biçimde yaygınlaştırması tıpkı Fed’in faiz artışını ileriye kaydırması gibi olumlu bir etki yaratacak. Bu adımın Avrupa’nın toparlanmasına olumlu katkı yapacağını, dolayısıyla Türkiye’nin ihracatını olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyorum. Ayrıca bu ek likiditenin Avrupa dışına da fon çıkışının yolunu açacağını ve dolayısıyla buradan Türkiye’ye fon girişi olacağını tahmin ediyorum.
Bu gelişmeler çerçevesinde önümüzdeki bir kaç ayda Türkiye’ye döviz girişinde artış olmasını bekliyorum. Yabancı yatırımcılar, yukarıda saydığım üç nedene ek olarak yılın ilk üç ayında enflasyonda ciddi gerileme olacağını biliyorlar. 2014 yılının ilk 4 ayında manşet enflasyonda 4,8 puanlık artış olmuştu. Petrol fiyatı ve kurlardaki düşüşle bu baz etkisi birleşince bu yılın ilk 4 ayında enflasyonun ciddi biçimde düşeceğini tahmin etmek zor değil. Bu düşüşe paralel olarak faizler de düşecek. Bunun ilk belirtileri zaten gösterge faiz ve bankaların mevduat faizlerinde görülmeye başlandı. Bu ortamda TCMB de, politika faizini düşürecek. Bu gelişmenin bu yönde olacağını gören yabancı yatırımcılar faizler yüksekken bu getiriyi elde etmek için fonlarını Türkiye’ye yönlendirmeye başladılar bile.
Türkiye’ye yabancı fon girişinde ortaya çıkacak artış, cari açığın düşüşü, enflasyonun düşüşü, dış finansmana erişimin kolaylaşması gibi olumlu gelişmelerle birleştiğinde TL’nin değerlenmesine yol açacak. Dolayısıyla ben ilk çeyrekte TL’nin biraz daha değerlenebileceğini düşünüyorum.