Olmalı mı olmamalı mı?

Ekonomide faiz indirimlerine yönelik patikanın belirlenmesine ilişkin çelişkilerin arttığı bir dönemden geçiyoruz. Öncelikli olarak önümüzdeki hafta PPK kararını açıklayacak TCMB’ye değinecek olursam;

Bu ayki PPK kararında; politika faizinde bir değişiklik beklenmezken, PPK metninde senenin son enflasyon raporundakine benzer ifadelerin yer alacağını; özellikle de aylık enflasyonda belirgin ve kalıcı bir düşüş görülene kadar sıkı para politikasının devamı yönünde bir sinyalin verilmesini beklerim.

Diğer taraftan yüzde 2’nin üzerinde gelecek bir kasım enflasyonu, artık faiz indirimlerini büyük olasılıkla 2025’e ötelemiş olacaktır. Ancak yine de Aralık ayında 250-500 bp aralığında bir indirimi hepten rafa kaldırmamak da gerekiyor.

Öyleyse faiz indirimleri önümüzdeki birkaç aylık dönemde olmalı mı olmamalı mı?

Bunu şekillendirecek olan aylık enflasyon verileri kadar aynı zamanda reel kesimin, özellikle de imalat sanayiinin nereye kadar dayanabildiği olacak. Mevcut görünümde sanayi üretimi ve kapasite kullanım verilerinden bir durgunluk sinyali alınmakla beraber, henüz istihdam piyasasına yansıyan verilerin beklenen soğumayı gösterdiğine şahit olmuyoruz. İşsizlik verisi manşette düşük seyrediyor. Ancak verinin detaylarına bakıldığında verimlilik kaynaklı, geniş tanımlı işsizlik gibi verilerde bir yükseliş görmekteyiz. Eylül ayı ücretli çalışan istatistiklerine bakıldığında ise veri geriden geliyor olsa da daha net bir kompozisyon karşımıza çıkıyor: Genel olarak istihdam artıyor ve fakat artışın önemli bölümü inşaat ve ticaret-hizmet kesiminden gelirken, imalat tarafında ise düşüş hakim. Bu görünüm esasında reel kesimin imalat tarafının azalan talep ve zorlaşan fonlama maliyeti koşullarında son mücadelesini verdiğini gösteriyor. Bir altı aylık sürece daha işsizlik yaratmadan dayanması bu koşullarda mümkün gözükmüyor. Demek ki önümüzdeki birkaç aylık dönemde ki bu ister aralık olsun isterse de ocak, faiz indirimi ufukta gözüküyor.

Peki gelecek bu indirim reel kesimi rahatlatır mı?

Bu sorunun cevabını vermek de kolay olmayacaktır çünkü ilk etapta gelen faiz indirimi 250-500 bp aralığında olacağından yüzde 50 düzeyindeki politika faizinden maksimum yüzde 5’lik bir indirimi ifade eder ki bu oranın da halen sıkı bir faiz seviyesi olacağı aşikardır. Olsa olsa Sayın Cumhurbaşkanı’nın geçtiğimiz hafta “Faizle birlikte enflasyon da düşecek” açıklamasının borsada yarattığı etkiye benzer biçimde piyasaları rahatlatması olasıdır.

Eğer önümüzdeki aylarda işsizlikte bir yükseliş ivme kazanacak olursa, reel kesimi rahatlatmak için sadece faiz indirimi değil aynı zamanda kobiler için ticari kredi sınırlarının kalkmasına yönelik farklı türde önlemlerin de gündemde olduğunu görebiliriz.

Asgari ücrete ilişkin tartışmalardan ise gerek hükümet gerekse de STK’ların açıklamalarından ne çalışan ne de işvereni memnun etmeyecek düzeyde ancak yüzde 30’un üzerinde bir zam yapılacağını anlamaktayız. Eğer Sayın Cumhurbaşkanı, gelen kamuoyu baskısına yönelik ilave bir refah payı öngörmezse hanehalkı için oldukça zorlu bir 2025 yılının beklediği söylenebilir. Asgari maaş tartışmalarının bir bacağını da yönetilen-yönlendirilen fiyatlar tarafı oluşturmakta. Özellikle yeniden değerleme ve vergi artış oranının geçmiş enflasyona göre şekillenmesi, diğer taraftan asgari ücret artışının beklenen enflasyona göre yapılıyor oluşu, ciddi bir kritik konusu. Bu konuda atılacak adımlar da önümüzdeki günlerin gündemini oluşturacaktır.

Enflasyonla mücadelenin yavaş oluşu ve yine TCMB yetkililerinin bu konuda yapmış olduğu sözlü yönlendirmeler,  ister istemez kamuoyunda para politikasının etkinliğini bir tartışma konusu haline getirmiştir. Türkiye ekonomisine hangi ekonomi politikasının daha uygun olacağına yönelik bir arayış konusunda rezervimi koymakla beraber, mevcut para politikasına göre TCMB’nin bu zamana kadar elinden gelenin fazlasını yapmış olduğunu düşünmekteyim. Diğer taraftan enflasyonla mücadele özellikle de ülkemiz ölçek ekonomisi düşünüldüğünde tek başına para politikasının çözemeyeceği bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Fed’in yumuşak bir inişle enflasyonu düşürebildiği çıkarsamasından hareketle mevcut ekonomi politikasını savunanların en büyük yanılsaması;  ABD ekonomisindeki sıkı para politikasına karşılık bu canlı görünümün kaynağının Fed’in başarısı yerine istihdam ve üretimdeki verimlilik artışı olmasıdır.

Ülkemizde ise para politikasının görece etkin olamaması ardındaki gerçekler yapısal ve büyük ölçüde düşük verimlilik kaynaklıdır.

Örneğin bir başlangıç ücreti olarak tartıştığımız asgari ücret artışı, ona yakınsayan maaşlar nedeniyle çalışan kesimin önemli bölümünü ilgilendirmekte; diğer taraftan emek yoğun ve düşük katma değerli firmaların ağırlıkta olması da asgari ücrete yapılacak zammın önemli bir maliyet girdisi olmasını beraberinde getirmektedir.

Tüm bu unsurlar bir arada değerlendirildiğinde TCMB’nin,  faiz indirimi olmalı diyenlerle olmamalı diyenler arasındaki söylemlerin sonucunu değiştirebilecek etkinlikte bir politika aracına sahip olmadığı görülür.

Küresel merkez bankalarının faiz indirimlerine gelindiğinde ise uzun vadede Fed ve ECB’nin politikalarında ayrışmalara şahit olacak oluşumuz bir tarafa Trump yönetimindeki bir Fed’in yoluna artık daha yüksek faizlerle devam edeceği kanısı hakim. Bu belki de tam olarak temellendirilememiş bir kanı zira vergi indirimi ve yüksek dış ticaret tarifeleri ile yoluna devam edeceğini söyleyen başkanın henüz nasıl davranacağı varsayımlardan ibaret. Eğer gerçekten de enflasyonist bir ekonomiye izin verirse faizlerin uzunca süre yüksek bir patikada seyredeceği söylenebilir ancak ben yine de dereyi görmeden paçaları sıvamamak taraftarıyım.

Kısa vadede aralık ayında eğer pas geçerek, hala taraf tuttuğunu gösteren bir Fed başkanı görürsek belki de ileriki günlerde merkez bankalarının etkinliğini daha fazla tartışır oluruz…

Google Play'den ücretsiz indirin
SİZ DE BİNLERCE YATIRIMCI GİBİ PARA & BORSA MOBİL UYGULAMASINI ÜCRETSİZ İNDİREREK GÜNCEL PİYASA YORUMLARINA ULAŞMAK İÇİN HEMEN BURAYA TIKLAYIN

@ParaBorsaNet'i Twitter'da Takip Et!

ÖNEMLİ HABERLER VE GÜNCEL PİYASA YORUMLARINI KAÇIRMAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYARAK HEMEN TWITTER'DA BİZİ TAKİP EDİN!