Aydın Eroğlu – 28.06.2013
Şimdilik evet cevabı vermek için erken olabilir.
Evet piyasalarda normalleşmeler görülüyor. DOW, DAX ve BIST düştükleri seviyelerden yukarı tepkiler veriyorlar. On yıllık ABD faizi % 2,5 seviyesinin altına indi. Bizdeki tahvil faizinde ve kurlarda aşağı yönlü gevşemeler yaşanıyor. FED başkanlarından ABD ekonomisinde büyüme yeterli olmazsa tahvil alımlarında daha da agresif alımlar yapılmalı diyenler de var.
ABD’nin son gelen büyüme verisinde beklenti olan % 2,4 yerine, % 1,8 gelmesi de FED’in parasal genişlemeyi azaltma sürecinin uzayabileceği beklentisi yarattı. Tüm bunlar borsalara olumlu yansıma yaptı. Özellikle kurlarda ve faizde yaşanan gevşemeler sonrası banka hisselerine gelen alımlar BIST’i yukarı çekiyor. TCMB 1,95 seviyesini gören Dolar esnasında kısmen döviz satışları yapmış olsa da, bana göre büyük satışlar yapmadı. Faiz koridorunu da yukarı çekmeden süreci izledi. Aslında piyasayı test etmek açısından doğru da bir hareket oldu. Hatırlarsanız 2012 başında % 1,92 seviyelerine yükselen Dolar’ı kontrol edebilmek için, faiz koridoru uygulamasına geçilmiş ve politika faizleri % 11,90 düzeyine yükseltilmişti. Yaşanan bu süreçte politika faizlerine dokunmadan kurlarda yeniden gevşeme görülmesi sağlıklı bir görüntü olmuştur. Politika faizi silahına dokunmadan kur ateşinin azalması, faiz silahı kullanıldığında kurların rahatlıkla kontrol altına alınabileceğini gösteriyor.
Ancak yine de bilinmeli ki, ABD için FED’in parasal genişlemesi bir gün azalmaya başlayacaktır. Sonra bir süre öyle kalıp, devamında faiz artışı süreci başlayacak. Faiz artışı süreci başladığında, piyasadaki fazla parayı geri çekmek için tahvil satımlarına geçilecektir. Yani kısa vadede FED’in parasal genişleme sürecinde Bernanke’nin açıkladığı takvim işlemeyebilir ama dünya bu para morfini ile sonsuza kadar gidemez. Aşırı bol ve ucuz para, ekonomilerin başka alanlarını bozan gelişmelerdir. Üretim ve tüketim artışı için başvurulan bu yöntem, ilk anda hemen emtia fiyatlarını yukarı çeker. Konut fiyatları yükselir. Ama sonra, emtialarda çok ciddi kayıplar oluşur. Yani aslında kalıcı ve sağlıklı ekonomik büyümeler yaşamak için, ucuz ve bol para döneminden, paranın değerinin arttığı (faizin yükseldiği) ama ülkelerin büyüme rakamlarının istikrarlı yükseldiği bir büyüme dönemine girmek çok daha sağlıklı ve doğru gelişme olacaktır.
Bu dönem 2014 ya da 2015 tarihlerinde başlayacaktır. ABD verilerinin iyileşmesinde gecikmeler bu süreyi belki biraz geri atabilir. Ama sonuçta bu sürece geçilecektir. İşte bu nedenle, gelişmekte olan ülkelerin içinde bulunan Türkiye, bu sürecin risklerinden korunmak için şimdiden tedbirler almalıdır. Cari açık sorununun ekonomik program değişiklikleri ile, yapısal olarak çözümünün bulunması lazımdır. Eğer ülkemiz cari açık yaratan ve hep cari açık ile büyüyen bir ülke olmaktan, cari açığı düşen ve üretimi tüketiminden daha fazla olan bir ülke haline gelebilirse, FED’in sonrasında başlatacağı söylenen süreçten de korkmaya gerek kalmaz. OVP (Orta Vadeli Program)bunun için yapılmıştır.
Türkiye’nin yapısal cari açık sorunundaki en önemli sebeplerden birisi enerji ithalatıdır. Rusya ve Japonya-Fransa konsorsiyumları ile yapılacak olan, her ikisi de yaklaşık 20’şer Milyar Dolar değerindeki nükleer santraller ile BAE’nin Afşin Elbistan kömür havzasında yapacak olduğu 12 Milyar Dolar’lık yatırımlar hep bunun içindir. Petrol araması konusundaki anlaşmalar ile de yoğun bir şekilde petrol ve gaz (kaya gazı dahil) aranması çalışmaları iyice artmıştır. Ama bu dediğimiz yatırımlar uzun süreli olduğu için cari açığa yansımaları zaman alacaktır. Bu nedenle olası FED parasal genişleme sürecinden çıkış başladığında, daha kısa vadeli kaynaklarla ilk çıkış dalgasını karşılayacak finansman ile bu dönem atlatılabilir. Yurt dışındaki paraların ülkeye getirilmesi ile ilgili varlık barışı projesi, köprü ve otoyolların özelleştirilmesi, İstanbul’a yapılacak üçüncü havaalanı ile Galataport işletmesinin özelleştirilmesi hep bu süreçteki finansman sıkıntısını azaltabilecek kararlardır. Aynı şekilde adil bir vergi alt yapısına geçiş ve verginin genele yayılması da doğru bir uygulamadır. Umarım bu kararların uygulanması kararlı ve hızlı bir şekilde ilerler.
BIST için 77.862 seviyesindeki gap boşluğuna yükseliş bekliyorum. Belki devamında 82..200 seviyesi de görülebilecek bir endeks seviyesi olabilir. Ama önümüzdeki hafta yine ABD için önemli olacak veriler var. Bu rakamların iyi gelmesi halinde yine realizeler görülebilir. Şimdilik verdiğim seviyelere kadar iyimserlik doğru olabilir. ABD’den gelebilecek sinyallere göre de piyasalar yön bulacaktır. Faiz ve kurlardaki düşüş nedeniyle bankaların öncülüğündeki yükseliş aynı şekilde sürebilir. Ama bankalarla daha çok tepki vermiş BIST’e, diğer hisse bazlı sert yükselişlerin de gelmesini bekliyorum.
Mayıs dış ticaret rakamları gelecek. Gelecek verilerin piyasaları bozmasını beklemiyorum.
Hepinize iyi bir hafta sonu dilerim.
Saygılarımla
www.aydineroglu.com – www.borsaanalizci.com