Eski Arz Yönlü Ekonomi Yaklaşımı
Arz yönlü ekonomi görüşünün savunucularına göre ekonomik dengeyi ve istikrarı sağlamanın yanı sıra üretimin arttırılması yoluyla toplumsal refahın yaygınlaştırılması amaç olarak alınmalıdır.
Arz yönlü iktisatçılar, üretimi arttırmak için vergilerde indirim yapılmasını, üretimi kısıtlayan çevre koruma standartlarının hafifletilmesini, deregülasyona gidilmesini (genel olarak kuralların gevşetilmesi) önermekte, bu yolla üretimin artacağını ve ucuzlayacağını ileri sürmektedirler. Onlara göre talep denetimi yoluyla sağlanacak enflasyonla mücadele politikasının yerini arzı arttırmak suretiyle yaratılacak fiyat ucuzluğu politikası almalıdır. Bu teze göre aşırı yüksek olan vergi oranlarında yapılacak indirimler, bir yandan insanların daha fazla çalışmasını teşvik ederken bir yandan da vergi kaçırma arzularının düşmesine yol açacak ve vergi tahsilâtını azaltmak bir yana artıracaktır. Benzer şekilde kurallarda yapılacak gevşetmeler de üretimi teşvik ederek arzın artmasını ve fiyatların düşmesini sağlayacaktır. Görüleceği üzere arz yönlü ekonomi yaklaşımı bir ekonomik teori olmaktan daha çok bir ekonomi politikası uygulama aracı görünümündedir.
Arz yönlü ekonomi ABD’de Reagan, İngiltere’de Thatcher ve Türkiye’de Özal zamanında uygulanmış, fakat iddia edildiği gibi vergi oranı indirimleri vergi tahsilâtını artırmamış, kurallarda yaratılan esnetmeler de üretimde ciddi bir artışa yol açmamıştır. Bunun nedenleri üzerine yapılan çalışmalar vergi oranlarının, bu tezi ortaya atanlardan Arthur Laffer’in iddia ettiği kadar yüksek olmadığı ya da durumun bir çan eğrisi ile temsil edilmesinin yanlış olduğu yolunda sonuçlara ulaşmıştır.
Arz yönlü ekonominin vergi oranlarının düşürülmesi önerisi; bütçe açıklarının artmasına ve kamu borçlanmasının yükselmesine, çevre önlemlerinin azaltılması önerisi; çevrenin daha çok tahrip olmasına, deregülasyona gidilmesi önerisi; kuralların zayıflatılmasına ve bunun sonucunda etik dışı kazanç yollarına sapılmasına kaynaklık etmiştir. Özetle söylemek gerekirse küresel krize giden yolda arz yönlü ekonomi yaklaşımının olumsuz katkıları olmuştur.
Modern Arz Yönlü Ekonomi Yaklaşımı
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Dünya Ekonomik Forum’unun Davos toplantılarında yaptığı bir konuşmada ‘modern arz yönlü ekonomi’ uygulamasından söz ederek, Biden yönetiminin bu yaklaşımı benimsediğini ifade edince dikkatler bu kez arz yönlü ekonominin modern biçiminin nasıl olacağına çevrildi. Yellen konuşmasında Başkan Reagan döneminde uygulamaya konulmuş olan eski arz yönlü ekonomi yaklaşımının büyümeyi yükseltmekte başarısızlığa uğramış bir strateji olduğunu, vergi indirimlerinin ileri sürüldüğü gibi kazançlar sağlamadığını, kuralların kaldırılmasının çevre sorunları yarattığına vurgu yapıyor. Bu eleştirilerden sonra Reagan döneminde uygulanan ‘eski arz yönlü ekonomi yaklaşımından’ büyük ölçüde farklı olan ‘modern arz yönlü ekonomi’ yaklaşımıyla ilgili görüşlerini açıklıyor. Açıkladığı görüşler henüz kapsamlı ve net olmasa da ‘modern arz yönlü ekonomi’ olarak tanımladığı yaklaşımın şimdilik birkaç özelliği öne çıkmış görünüyor: Emek arzının ve verimliliğinin yükseltilmesi yoluyla ekonomik büyümenin canlandırılması, bu yolda adımlar atılırken vergi aracı kullanılarak gelir dağılımı eşitsizliğinin azaltılması ve çevreye verilen zararın düşürülmesi.
Yellen, Reagan döneminde uygulanan eski modelde vergi indirimleri yoluyla vergilerin ağırlığının sermaye sahiplerinden emek sahiplerine doğru kaydırıldığını ve bunun gelir dağılımı eşitliğini daha da bozucu etki yarattığını belirtiyor. Yeni yaklaşımın kilit noktalarından birisi olan gelir dağılımı eşitsizliğini azaltma adımının temel dayanağı olarak zenginlerden ve kurumlardan daha yüksek vergi alınacağının altını çiziyor.
Henüz ayrıntıları tam olarak belirlenmemiş olsa da Yellen’in ‘modern arz yönlü ekonomi’ olarak adlandırdığı bu yaklaşımın yeni bir yaklaşım olmadığını, ortodoks ekonomi politikasına birkaç yeni yama yapılmasından ibaret olduğunu söylemek mümkün.