Mahfi Eğilmez – 23.04.2015
Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısı sonrasında üç karar açıkladı. Bunları, mevcut görünümleriyle açıklayalım:
(1) TCMB, mevcut faizlerde değişikliğe gitmedi. Buna göre gecelik faiz oranları şu şekilde devam ediyor: (a) TCMB’nin marjinal fonlama oranı (yani bankalara gecelik repo[*] karşılığında borç verme faiz oranı) yüzde 10,75. (b) TCMB’nin piyasa yapıcısı bankalara[†] gecelik repo karşılığı borç verme oranı yüzde 10,25. (c) TCMB’nin bankalardan borç alma oranı ise yüzde 7,25. Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı (politika faizi olarak biliniyor) yüzde 7,50 olarak kaldı. Geç likidite penceresi faiz oranları[‡] da TCMB’nin borçlanma faiz oranı yüzde 0 ve borç verme faiz oranı yüzde 12,25 olarak mevcut haliyle bırakıldı.
(2) Bankaların Merkez Bankasında TL cinsinden tesis edecekleri zorunlu karşılıklara[§] ödeyeceği faizleri 0,50 puan artırdı.
(3) Bankaların Merkez Bankasından alacağı bir hafta vadeli döviz depo faiz[**] oranlarını USD için yüzde 4,5’tan 4’e, Euro için de yüzde 2,5’tan 2’ye indirdi.
Hükümetin büyümedeki düşüşü tersine çevirebilmek için faizlerin düşürülmesini istemesine karşın Merkez Bankası’nın bu dönemde gecelik ve haftalık repo faiz oranlarını indirme şansı yoktu. Her şeyden önce ilk 4 ayda enflasyonda beklenen düşüşler gerçekleşmedi. Geçen yılın ilk 4 ayında oldukça yüksek seyreden enflasyonun bu yılın ilk 4 ayında düşeceği ve dolayısıyla TCMB’nin faiz indireceği tahmin ediliyordu. Ne var ki kurdaki yükseliş trendi, gıda fiyatlarında ortaya çıkan artışlar ve petrol fiyatlarının da düştüğü düzeyde kalmayıp yukarı hareketlenmesi manşet enflasyonun düşmesini engelledi. Çekirdek enflasyonda düşüş yaşanmasına karşın manşet enflasyonun yüksel kalması faiz indirimini gündemden çıkardı. Yine bu çerçevede kurarlın yükselmesini denetleyebilmek için faizin düşürülme olanağı ortadan kalkmış bulunuyordu. Bunlara ek olarak piyasada faizler tırmanmaya başlamıştı. Gösterge tahvilin faizi yüzde 9’un üzerinde seyrediyordu. Bu aşamada Merkez Bankası’nın faizi indirmesi piyasadan tümüyle kopmak anlamına gelecekti. Ayrıca ülke riskini güncel olarak ortaya koyan CDS primi de yükselişteydi. Böyle bir ortamda Merkez Bankası’nın faizi indirmesi mümkün değildi. Acaba artırması gerekir miydi? Kurlara ve CDS primindeki artışa bakınca Merkez Bankası’nın faizi artırmasının uygun olacağı s-onucu karşımıza çıkıyor. Böyle bir karar piayasa açısından çok daha rahatlatıcı bir karar olurdu. Ne var ki seçime gidilen bu ortamda bunun mümkün olamayacağını biliyoruz. Ama bizim iktisatçı olarak görevimiz Merkez Bankası’nın ne yapacağını tahmin etmekten çok ne yapması gerektiğini objektif olarak ortaya koymak. Bu çerçevede ben Merkez Bankası’nın bu dönemde faiz artırması gerekirdi diye düşünüyorum.
Merkez Bankasının aldığı diğer önlemler etkili olabilir mi? Sanmıyorum. TL zorunlu karşılıklara ilave 0,50 puan faiz ödenmesi ve depo faizlerinin yarımşar puan düşürülmesi kanımca piyasada herhangibir etki yaratmayacak kadar zayıf önlemler.
[*] Repo (Repurchase agreement); bir menkul kıymetin belirli bir dönem sonunda ilk satıcısı tarafından geri alınmasını öngören bir satış işlemidir. Vade dolduğunda aldığı parayı geri veren müşteri menkul kıymetini de geri alır. Repo işlemi yapılırken vade sonundaki fiyatın saptanması için iki yöntem uygulanabilir: (a) Bugünkü satış fiyatına repo vadesine kadar faizin eklenmesiyle, (b) Günün koşulları dikkate alınarak, repo vadesinde hazine bonosunun fiyatının tahmini yapılarak.
[†] Piyasa yapıcılığı; birincil piyasa işlemlerinde etkinliği artırmak, ikincil piyasaların işleyişini kolaylaştırmak amacı ile hazine veya merkez bankalarının, borçlanma senedi ihracı (ihale), döviz müdahalesi türü işlemlerinde sadece belli kriterlere göre seçtiği banka ve diğer bazı kuruluşları taraf kabul ettiği bir sistemdir. Piyasa yapıcısı olarak belirlenen kuruluşlar, ikincil piyasalarda aralıksız işlem yapmak, kotasyon vermek, bir ihracın belli bir miktarını satın almak gibi yükümlülüklere sahiptir. 2015 yılı için piyasa yapıcı olarak faaliyet göstermesi Hazinece uygun görülen bankalar şunlardır: “Akbank, Denizbank, Deutsche Bank, Finansbank, HSBC Bank, ING Bank, Ziraat Bankası, Türk Ekonomi Bankası, Garanti Bankası, Halk Bankası, İş Bankası, Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası.”
[‡] Geç likidite penceresi; bankalararası para piyasasında saat 16.00 – 17.00 arasında işlem yapacak olanlara uygulanacak faiz oranlarını gösteren uygulama.
[§] Zorunlu karşılıklar; bankalar topladıkları mevduatın ve diğer kaynaklarının merkez bankası tarafından belirlenen oranda belirli bir miktarını, ileride karşılaşabilecekleri zorluklarda talep edip kullanabilmek için merkez bankasına yatırmak zorundadırlar. Buna zorunlu karşılıklar, bunun miktarını belirlemeye yarayan orana da karşılık oranı adı veriliyor. Merkez bankasının, karşılık oranını artırıp azaltarak bankaların açabileceği kredi miktarını ve maliyetini etkilemesi eylemine de karşılıklar politikası adı veriliyor. Merkez bankaları, bankalardan aldıkları bu karşılıklar için belirli bir faiz ödeyebilecekleri gibi herhangi bir ödeme yapmayabiliyorlar.
[**] Döviz depo işlemleri; geçici bir süre için döviz likiditesi ihtiyacı olan bankalar ile döviz likiditesi fazlasına sahip bankalar arasında Merkez Bankası garantörlüğünde belirli bir faiz ve vadeyle yapılan işlemlerdir. Döviz likiditesine ihtiyaç duyan bankalar Merkez Bankası tarafından belirlenen faiz oranından da işlem yapma imkânına sahiptirler. Bu çerçevede, Merkez Bankası euro ve ABD doları olmak üzere piyasa üyesi bankalara limitleri dahilinde fon sağlamaktadır.