Mahfi Eğilmez – 15.09.2017
Mevcut görünüm
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Eylül ayı toplantısında faiz oranlarını değiştirmeme kararı aldı. Buna göre Merkez Bankası faizlerinde son durum şöyle:
Faize Konu İşlem | Faiz Oranı (%) | İşlem İçeriği |
Gecelik borç verme (marjinal faiz oranı) | 9,25 | TCMB’nin kaynak ihtiyacı olan bankalara gecelik vadeyle borç vermesi |
Gecelik borç alma | 7,25 | Bankaların ellerindeki fazla parayı TCMB’ye gecelik vadeyle borç vermesi |
Bir hafta vadeli repo ihalesiyle borç verme | 8,00 | TCMB’nin bankalardan tahvil, senet alarak karşılığında haftalık vadeyle borç vermesi |
Geç Likidite penceresi borç alma | 0,00 | Saat 16.00–17.00 arasında bankaların TCMB’ye ellerindeki fazla parayı gecelik vadeyle borç vermesi |
Geç Likidite penceresi borç verme | 12,25 | Saat 16.00–17.00 arasında bankaların TCMB’den gecelik vadeyle borç alması |
Merkez Bankası, Ocak ayının ortalarından itibaren istisnai bir borç verme (fonlama) aracı olan geç likidite penceresi uygulaması istisnai olmaktan çıkardı, hatta diğer araçları istisnai hale getirerek bu aracı kural haline getirdi. Ocak ayı ortalarından itibaren Merkez Bankası bir hafta vadeli repo ihalesiyle borç verme işlemini hiç uygulamadı ve böylece geçmişte yoğun biçimde kullandığı için politika faizi olarak adlandırdığı bu yöntemi rafa kaldırdı. O tarihten sonra Merkez Bankası’nın politika faizi tartışmasız olarak geç likidite penceresinden yürüttüğü borç verme faizi oldu.
Bir de TCMB ortalama fonlama maliyeti var. Bu da Merkez Bankası’nın yukarıdaki tablodan verdiği borçların faizlerinin borç miktarına göre ağırlıklandırılmış ortalamasından oluşuyor. Türkiye için Merkez Bankası’nın borç verme faizi denildiğinde bakılması gereken faiz oranı budur. Bu oran son dönemde geç likidite penceresi imkânından yapılan fonlamanın ağırlığı nedeniyle yüzde 12,00 oranında oluşuyor. Demek ki Merkez Bankası bankaları gecelik olarak yüzde 12 ortalama faiz oranıyla fonluyor.
Merkez Bankası’nın bu ortalama faizle bankalara sağladığı net fonlama son verilere göre 120 milyar TL dolayında bulunuyor. Bankaların mevduat ve fon kaynakları toplamı yaklaşık olarak 1,7 trilyon TL olduğuna göre demek ki Merkez Bankası’ndan sağlanan fonların mevduata oranı yaklaşık olarak yüzde 7 dolayında bulunuyor.
Para politikası çerçevesi
Merkez Bankası, para politikasına esas olmak üzere uzun bir süredir enflasyon hedeflemesi adı verilen bir yöntem uyguluyor. Bu yöntemde Merkez Bankası’nın, fiyat istikrarını sağlamak için hükümetle birlikte bir enflasyon hedefi (amaç) saptaması ve sonra da o hedefe ulaşacak biçimde para politikası araçlarını kullanması gerekiyor. Bu araçlar arasında en önde faiz oranları, açık piyasa işlemleri ve zorunlu karşılıklar uygulaması geliyor. Bunlara ek olarak Merkez Bankası, BDDK gibi kamu kurumlarıyla işbirliği yaparak kredi genişlemesinin denetimi gibi makro ihtiyati önlemler alınmasını da sağlayabiliyor.
Merkez Bankası uzun bir süredir yılsonları için enflasyonu yüzde 5’e indirmeyi hedef olarak belirliyor ve hükümetle de bu hedef üzerinde mutabakat sağlıyor. Üzerinde mutabakat sağlanan bu hedef her yıl orta vadeli programa yılsonu enflasyon tahmini olarak konuyor.
Para politikasıyla elde edilen sonuç
Merkez Bankası’nın uyguladığı enflasyon hedeflemesine dayalı para politikasıyla elde edilen sonuçlar son 6 yıl itibariyle aşağıdaki tabloda yer alıyor (kaynak: www.tcmb.gov.tr)
Yıllar | Enflasyon Hedefi (%) | Gerçekleşen Enflasyon (%) | Sapma (%) |
2012 | 5 | 6,2 | 24 |
2013 | 5 | 7,4 | 48 |
2014 | 5 | 8,2 | 64 |
2015 | 5 | 8,8 | 76 |
2016 | 5 | 8,5 | 70 |
2017 | 5 | 10,7 | 114 |
(2017 yılının enflasyon gerçekleşmesi olarak eldeki son enflasyon verisi (Ağustos 2017 12 aylık) olan yüzde 10,67 alınmıştır.)
Tabloya göre Merkez Bankası’nın tek amacı enflasyonu hedef olarak konulan orana yaklaştırmak amacıyla uyguladığı para politikası başarısız olmuş görünüyor.
Merkez Bankası ne diyor?
Buraya kadar Merkez Bankası’nın mevcut durumunu ve sorunun çözümü konusundaki yaklaşımını ortaya koymaya çalıştık. Merkez Bankası, son toplantısından sonra yaptığı açıklamada ekonomide toparlanma olduğunu, enflasyonun bulunduğu yüksek düzeyler ve çekirdek enflasyon göstergelerine ilişkin gelişmelerin fiyatlama davranışlarına ilişkin risk oluşturduğunu ve bu çerçevede sıkı para politikası duruşunun korunmasına karar verildiğini vurguluyor ve fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edeceğini belirtiyor.
Bu açıklamadan anladığımız kadarıyla Merkez Bankası’nın, uyguladığı para politikasının sıkı duruş yarattığı görüşünde olduğu anlaşılıyor.
Değerlendirme
Eğer Merkez Bankası’nın görüşü gerçekten doğru olsa yani sıkı para politikası uyguluyor olsa hedefin yüzde 5 olduğu bir yerde gerçekleşme yüzde 10,7 olur mu? Bir yıl hedeften sapılma olsa bile yıllardır hedef uzak ara ıskalanır mı? Bu sorulara vereceğimiz yanıtlar olumsuz olacağı için mevcut durum Merkez Bankası’nın uyguladığı para politikasının sıkı olmadığını ya da başka etkiler sonucu tam olarak sonuç veremediğini gösteriyor.
Üç olasılık söz konusu: (1) Ortaya konulan yüzde 5’lik enflasyon hedefi gerçekçi bir hedef olmayabilir. O zaman bu hedefte ısrar edilmesinin neden ücretlilere verilecek ücret artışlarını sınırlamak olabilir. (2) Uygulanan para politikası yeterince sıkı olmayabilir. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın sıkı duruşu koruma ifadesi anlam taşımıyor. (3) Hedef doğru, para politikası da sıkı olduğu halde maliye politikası büyümeyi destelemek için gevşek tutulduğundan para politikasının sıkılığını bozuyor ve sonuç alınmasını engelliyor olabilir. Bu son şık bu yıl için doğru görünse de önceki yıllar için geçerli değil.
Sanırım Merkez Bankası da bu çelişkilerin ve tutarsızlıkların farkında olduğu için uzunca bir süredir kararlarının bir köşesine “Kurul, yapısal reformların uygulamaya geçirilmesinin büyüme potansiyelini önemli ölçüde artırabileceğini değerlendirmektedir” ifadesini koyarak yapısal reformlara vurgu yapıyor.