Mahfi Eğilmez – 10.04.2017
Bir ülkenin döviz rezervleri, dış ödeme zorluklarıyla karşılaşılması halinde, Merkez Bankasınca denetlenen, kullanıma hazır durumdaki dış varlıkları olarak tanımlanabilir. Döviz rezervi bulundurmanın yararları konusunda fazla bir tartışma olmasa da tutulacak rezervin ideal miktarı ve bu miktarın nasıl bir ölçüte dayandırılarak belirleneceği konusunda görüş birliği bulunmuyor. Bu konuda en sık başvurulan dört ölçüt şu esaslara dayanıyor: (1) Rezervlerin ithalata göre ölçülmesi, (2) Rezervlerin kısa vadeli dış borç stokuna oranlanması, (3) Rezervlerin geniş para arzına göre hesaplanması ve (4) IMF’nin yeni ölçütünün esas alınması.
(1) Uluslararası Rezervlerin İthalata Göre Ölçülmesi: Türkiye açısından bu oranı bulabilmek için brüt rezervleri aynı döneme ait TÜİK’in yayımladığı ‘İthalat (cif.)’ verisine bölmek gerekiyor. 2016 sonu itibariyle Merkez Bankasının Brüt Uluslararası Rezervler kaleminin mevcudu 106,1 milyar dolar, TÜİK’in yayınladığı 2016 yılı toplam İthalat (cif) tutarı 198,6 milyar dolardır. Bu yıllık ithalatın 3 aylığı [(198,6 / 12) x 3] 49,7 milyar dolar eder. Demek ki Merkez Bankasının uluslararası rezervleri, Türkiye’nin 3 aylık ithalatını ve dolayısıyla bu ölçütü rahatlıkla karşılıyor.
(2) Uluslararası Net Rezervler / Kalan Vadeye Göre Kısa Vadeli Dış Borç Stoku (KVDB) Oranı: Uluslararası net rezervler Merkez Bankası brüt rezervlerinden muhabir bankalar nezdindeki dövizlerin düşülmesiyle bulunuyor. Bunun miktarı da 2016 sonu itibariyle 105,9 milyar dolar. Kalan Vadeye Göre Kısa Vadeli Dış Borç Stoku ise bir yıl içinde geri ödemesi yapılacak toplam dış borç rakamını ifade ediyor. 2016 sonu itibariyle uluslararası net rezervler 105,9 milyar dolar, KVDB tutarı ise 98 milyar dolar olduğuna göre Merkez Bankası rezervleri, kısa vadeli dış borçları ve dolayısıyla bu ölçütü karşılayabilecek düzeyde bulunuyor.
(3) Rezervlerin Geniş Para Arzıyla Karşılaştırılması: Bu ölçüte göre rezervlerin geniş para arzının (M2) yüzde 201’sinden fazla olması gerekiyor. Brüt döviz rezervlerinin miktarı 2016 sonu itibariyle 106 milyar dolar, aynı tarih itibariyle M2 geniş para arzı miktarı ise 1.407 milyar TL olarak karşımıza çıkıyor. M2 miktarını 2016 yılsonu kuru (3,53) ile dolara çevirirsek (1.407 / 3,53 =) 398,6 milyar dolar, bunun yüzde 20’si de (398,6 *0,20 =) 79,7 milyar dolar eder. Buna göre rezervler, M2’nin yüzde 20’sinin yaklaşık 26 milyar dolar üzerinde olduğuna göre bu ölçütü de karşılayabilecek düzeydedir.
(4) Rezerv Yeterlilik Göstergesi (RYG): IMF tarafından geliştirilmiş bulunan bu gösterge gelişmiş, gelişmekte olan ve düşük gelir grubundaki ülkeler için ülkelerin uyguladığı kur rejimi (sabit veya dalgalı kur) dikkate alınarak farklı formüllerle hesaplanıyor. Rezerv Yeterlilik Göstergesinin yüzde 100 ile yüzde 150 oranları arasında bulunması rezerv düzeyinin yeterli olduğunun göstergesi olarak kabul ediliyor.
Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ekonomiler için dalgalı kur rejimleri esas alınarak hesaplanan yeni ölçüt aşağıdaki gibidir:
Yeni Ölçüt: % 30 * KVDB + % 10 DPY + % 5 * M2 + %5 * X
Bu denklemdeki: KVDB; Kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stokunu, DPY; Diğer portföy yükümlülüklerini M2; Geniş para arzı M2’yi, X; Fob cinsinden ihracat ile hizmet gelirleri toplamını gösteriyor.
Türkiye’nin 2016 sonu verileri şöyledir (milyar USD olarak okunmalı)[1]:
KVDB: 98
M2: 398,6
X: 187 (ihracat (fob) 150 + hizmet gelirleri 37)
Diğer portföy yükümlülükleri: 340
Bu verileri denklemde yerine koyarak Türkiye’nin 2016 yılsonu rezerv yeterlilik göstergesini hesaplayalım:
Yeni ölçüt: % 30 * 98 + % 5 * 398,6 + % 5 * 187 + % 10 * 340
Yeni ölçüt: G: (29,4) + (19,9) + (9,4) + (34) = 92,7 milyar USD
RYG: (Brüt Uluslararası Rezervler / Yeni Ölçüt) * 100
RYG: (106,1 / 92,7) * 100 = 114,5
RYG’nin yüzde 100 ile yüzde 150 oranları arasında bulunması rezerv düzeyinin yeterli olduğunun göstergesi olarak kabul edildiğine ve Türkiye’nin RYG’si de 114,5 olduğuna göre Türkiye’nin rezerv düzeyi 2016 sonu itibariyle yeterli bulunuyor.
Bu değerlendirmemizin sonucu olarak 2016 yılsonu itibariyle Merkez Bankası döviz rezervlerinin başvurduğumuz dört uluslararası ölçüt yönünden de yeterli olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte bir noktaya dikkat çekmekte yarar var: Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervleri yerine kullanılabilir döviz rezervleri esas alınır ve buna altın rezervi eklenirse oldukça farklı bir görünüm çıkıyor ortaya. Önceki yazımda değindiğim gibi Merkez Bankası’nın kullanılabilir döviz rezervi 2016 yılsonunda 35,5 milyar dolar düzeyinde bulunuyor. Buna yine 2016 yılsonundaki 14,1 milyar dolarlık altın rezervini eklersek kullanılabilir döviz ve altın rezervi toplamı 49,6 milyar dolar ediyor. Görülebileceği gibi ölçütlerde bu miktar esas alındığı takdirde bütün görünüm baştan aşağıya değişiyor.
[1] Bu ölçütte yer alan veriler için kaynaklar:
KVDB: TCMB, EVDS, Dış Borçlar
M2: TCMB, Parasal ve Finansal İstatistikler (haftalık rapor)
İhracat (fob) ve hizmet gelirleri: TCMB, Ödemeler Dengesi İstatistikleri
DPY: TCMB, Uluslararası Yatırım Pozisyonu tablosu (B.Yükümlülükler 2.Portföy Yatırımları) + (B.Yükümlülükler 3.Diğer Yatırımlar)