Mahfi Eğilmez – 20.06.2014
Para politikasının egemenliği
20. yüzyılın ilk iki çeyreğin maliye politikasının egemenliği altında geçti. Üçüncü çeyrekte işin içine yavaş yavaş para politikası girse de ağırlık yine maliye politikasında kaldı. Yüzyılın son çeyreğinde ekonomi politikasında ağırlık para politikasına kaydı. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde maliye politikası, para politikasının iyi işlemesi için altyapı hazırlayan bir politika konumuna geriledi.
Türkiye’de de görünüm benzer bir biçimde gelişti. Bugün gelinen noktada ekonomiye yön vermede Merkez Bankası (TCMB) egemen kurum ve para politikası da egemen uygulama olarak öne çıkıyor. Maliye Bakanlığı ve Hazine, bütçe açığını ve kamu borçlanmasını denetim altında tutup enflasyon yaratıcı etkileri önleyerek TCMB’nin uygulamalarına destek veren bir maliye politikası yürütüyor. TCMB’nin para politikasına destek olan bir başka uygulama da BDDK’nın yürüttüğü makro ihtiyati önlemler.
TCMB bugüne kadar neler yaptı?
TCMB, bugüne kadarki uygulamalarında para politikasının bütün araçlarını (APİ, zorunlu karşılıklar ve faiz oranları) kullandı. Bunlara ek olarak kur politikasını da enflasyon hedefiyle bağdaştırmak yoluyla dolaylı olarak uyguladı. Para politikası araçları arasında TCMB’nin başını en çok ağrıtan araç faiz oldu.
Bu yılın ilk ayında esaslı bir faiz artırımına gitmeden ekonomiyi dengeleme olanağı kalmayınca TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini yüzde 4,5’dan yüzde 10’a arttırmak zorunda kaldı. Bu artışın etkileri kısa sürede görüldü. Riskler azalmaya, kurlar düşmeye, TL değerlenmeye başladı, ardından da faizlerde gerilemeler yaşandı. Bu gelişmelerin devam etmesi sonucu piyasada faizler yüzde 9’un altına gelince TCMB (PPK) politika faizini yüzde 9,50’ye indirdi.
Faiz kararı öncesinde durum
TCMB (PPK) 24 Haziran 2014 günü toplanacak. Bu toplantıda ya mevcut faizlerin devamına ya da faizlerde indirime gidilmesine karar verilecek. Bugün itibariyle bu toplantıda alınacak karara temel oluşturabilecek faktörleri sıralayalım:
Faizin düşürülmesini destekleyen faktörler: (1) Hükümet yetkilileri ve iş çevreleri TCMB’nin faizi indirmesini istiyorlar. Bu tür açıklamalar TCMB üzerinde ister istemez baskı yaratıyor. (2) AMB, piyasada likidite fazlalığı yaratacak kararlar aldı. Bunun sonucunda bizim gibi ekonomilere ek döviz girişi olması bekleniyor. Bu beklenti TCMB’nin faizi indirmesi yönündeki beklentileri güçlendiriyor. (3) Alınan makro ihtiyati önlemler ve arttırılan faizler sonucu kredi hacmi artışında yavaşlama olduğu ve istenilen düzeye doğru gelindiği açıklandı. Bu durumda faizde indirim yapılması olasılığı artıyor. (4) TCMB, hükümete yaptığı sunumda faizlerin ölçülü indirilmesinin sağlıklı olacağını vurguladı. TCMB Başkanı son konuşmasında, faizlerin ölçülü düşürülmesi ifadesiyle 0,25 ile 0,75 baz puan arasındaki indirimleri kast ettiklerini açıkladı. Bu açıklamalar faiz indirimi yapılmasının düşünüldüğünü ortaya koyuyor. (5) Fed bölge başkanlarının çoğu faiz konusunda en azından bu yıl için bir artırımın söz konusu olmayacağı görüşünde birleşiyorlar. Bu yaklaşımın, Türkiye’ye fon girişinin devamını kolaylaştıracağı, dolayısıyla TCMB’nin faiz indirimine olumlu bakmasını sağlayacağı düşünülüyor. (6) Son on yılda büyümenin lokomotifi olan inşaat sektöründe başlayan satış durgunluğunu aşmanın yolu olarak faizlerin düşürülmesinin önemli olduğu sıklıkla gündeme getiriliyor. Bu da TCMB üzerinde faizi indirme yolunda baskı yaratan bir başka unsur olarak görülüyor.
Faizin aynı düzeyde kalmasını destekleyen faktörler: (1) İlk çeyrek büyümesi piyasa beklentilerinin üzerinde (yüzde 4,3) çıktı. Dolayısıyla büyümenin canlandırılması için yapılacak faiz indirimi hamlesi gereksiz yere ekonominin yeniden ısınmasına yol açabilir. (2) Faiz indirimi denetim altına alınmış bulunan kredi hacminin tekrar büyümesine, böyle bir gelişme ise, ithalatı canlandırarak cari açığın yeniden yükselmesine neden olabilir. (3) BoE, faizi arttırabileceğine ilişkin bir işaret verdi. Orta dönemde Fed de bu eğilime uyarsa o zaman bizim gibi ülkelerden likidite çıkışı söz konusu olabilir ve faizlerin düşürülmesi bu süreci hızlandırıcı bir gelişme yaratabilir. (4) Musul’da yaşanan olaylar bütün yükselen piyasalarda risklerin ve dolayısıyla kurların artmasına yol açtı. Faiz indirimi Türkiye’ye gelecek yabancı fonlar için caydırıcı bir görünüm yaratabilir.
TCMB (PPK)’nın faiz kararı için tahmin
Yukarıda sıraladığım faktörleri bir arada değerlendirdiğimde TCMB (PPK)’nın politika faizini 0,50 – 0,75 puan indireceğini tahmin ediyorum. Bu aşamada böyle bir indirim; (1) Ölçülü indirim ifadesiyle çelişmez, (2) Piyasaların ve siyasetçilerin beklentilerinin altında kalsa da Musul’da yaşanan olayların yarattığı yeni ortamda tatmin edici olarak kabul edilebilir. (3) Dış piyasalar ve yabancı fon girişleri açısından pek bir sorun yaratmaz.