Mahfi Eğilmez – 28.04.2018
Merkez Bankası, politika faizi adı altında dünyaya farklı bir oran ilan etse de (yüzde 8,0) asıl politika faizi halini almış olan geç likidite penceresi imkânı (GLP) faizini hafta içinde yüzde 12,75’den 13,50’ye yükseltti. Kasım 2017’den bu yana Merkez Bankası’nın politika faizi de, ortalama fonlama maliyeti de GLP faizidir. Dünyada, gün sonunda hesaplarını kapatamamış bankalar için uygulanan GLP imkânı 2017 yılına kadar bizde de aynı amaçla kullanılırdı. 2017 Ocak ayında kurlarda yaşanan hızlı artışların enflasyona etkisine karşı önlem almak isteyen Merkez Bankası bu imkânı olağan haller için fonlama aracı haline getirdi ve Kasım ayından itibaren de yalnızca bu aracı kullanır oldu.
Son günlerde ABD ekonomisinde ilginç gelişmeler yaşandı. Bir süredir yükselişte olan ABD 10 yıllık tahvil faizleri bu hafta başında yüzde 3’ü aştı. Bunun temel nedeni ABD’de enflasyonun hızlanmaya başlamış olması. Mart ayı sonu itibariyle mevsimsel etkilerden arındırılmamış olarak 12 aylık tüketici enflasyonu (CPI) yüzde 2,4’ü işaret ediyor. 12 aylık çekirdek enflasyon da (core inflation) yüzde 2,1’e ulaşmış görünüyor. Bunun geçici bir çıkış mı olduğu yoksa yükseliş trendine mi işaret ettiği sorusunu yanıtlamak için henüz erken. Eğer bu bir yükseliş trendine işaret ediyorsa o zaman Fed’in uzun vadeli hedefine varılmış demektir. Ki bu Fed’in faiz artışlarını bu yıl için 4’e çıkaracağı anlamına gelebilir.
Geçen haftaya başlarken (16.04.2018) Dolar Endeksi 89,42 idi. Endeks, 25.04.2018’de yani Merkez Bankası’nın faiz artırım kararı aldığı gün 91,19’a yükselmişti. Bir başka ifadeyle Dolar, diğer paralara karşı değer kazanmaya başlamıştı. Dolar Endeksi 27.04.2018 itibariyle 91,53 idi. Yani hafta boyunca yükseliş eğilimini sürdürdü. Doların değer kazanmasını Euro/Dolar paritesine bakarak da görebiliriz. 16.04.2018’de 1,2383 iken, Merkez Bankası’nın faiz artırdığı 25.04.2018’de 1,2185’e gerilemişti. Hafta, 1,2130 paritesiyle tamamlandı. Dolar, diğer paralara karşı değer kazanmıştı.
Dolar niçin son günlerde değer kazanmaya başladı? Bunun iki nedeni olduğunu düşünüyorum: (1) Trump, ticaret savaşlarındaki yaklaşımını yumuşattı. (2) ABD’de enflasyonun yükselişi ekonominin canlandığının ve toparlandığının göstergesi olarak görülmeye başlandı. Bu, aynı zamanda Fed’den beklenen faiz artışı sayısının 4’e doğru yöneleceği anlamına geliyor. Bunun sonucu olarak da tahvil faizleri yüzde 3’ün üzerine çıktı.
Merkez Bankası, böyle bir ortamda faiz artırdığı için faiz artışı kurları ilk ağızda kontrol edemedi. Hatta tam tersine kısa bir düşüş sonrası kurlar yükseldi. TL’nin değerlenmesi ancak hafta sonuna doğru oldu.
Bu gelişme karşısında pek çok kişinin kafası karıştı. “Merkez Bankası faiz artırdığı halde TL değer kazanamadı, hatta kaybetti, demek ki faiz artırımıyla kuru kontrol etmek mümkün olmuyormuş” diyenler oldu. Oysa yukarıda açıkladığımız gibi işin aslı öyle değil. İşin aslının nasıl olduğunu anlamanın bir yolu da Türkiye ile aynı grupta olan ekonomilerin paralarının Merkez Bankası’nın faiz artırdığı günden sonraki 2 günde Dolar karşısındaki durumunu TL’nin durumuyla karşılaştırmak.
Aşağıdaki tablo Merkez Bankası’nın faizi artırdığı günün sabahı (henüz faiz artmadan), ertesi günün akşamı ve hafta sonunda Türkiye ve aynı gruptaki ekonomilerin paralarının Dolar karşısındaki durumunu gösteriyor (tablodaki eksi işaretler paraların Dolara karşı değer kaybını ifade ediyor.)
25.04.2018 | 26.04.2018 | Fark | 27.04.2018 | Fark | |
Brezilya (Real) | 3,4724 | 3,4848 | -0,4 | 3,4575 | 0,4 |
Endonezya (Rupiah) | 13,899 | 13,9255 | -0,2 | 13,893 | 0,0 |
Hindistan (Rupee) | 66,385 | 66,8962 | -0,8 | 66,6613 | -0,4 |
Güney Afrika (Rand) | 12,3262 | 12,4427 | -0,9 | 12,3294 | 0,0 |
Türkiye (TL) | 4,0861 | 4,0856 | 0,0 | 4,0426 | 1,1 |
TL Hariç Ortalama | -0,6 | 0,0 |
Tablodan görüleceği üzere Dolardaki değer kazanımı 25 Nisan’dan 26 Nisan’a TL hariç bütün paraları etkilemeye devam etmiş. Yalnızca TL, değişmeden kalmış. Diğer paraların değer kaybı ortalama olarak yüzde 0,6 olmuş. Haftanın son günü kayıplar durulmuş ve TL dışındaki paralar arık değer kaybetmezken TL, Dolara karşı yüzde 1,1 değer kazanmış. İşte TL’nin bu şekilde pozitif ayrışmasının nedeni Merkez Bankası’nın faiz oranını yüzde 12,75’den 13,50’ye çıkarmış olmasıdır.
Eğer Merkez Bankası bu hamleyi yapmamış olsaydı ve TL de gruptaki diğer ekonomilerde olduğu gibi en az yüzde 0,6 değer kaybedecek ve USD/TL kuru (4,0861 x 1,006=) 4,11’e ulaşacaktı. En az dememizin nedeni Merkez Bankası’nın faiz artırmaması halinde beklentiler karşılanamamış olacağı için muhtemelen TL’deki kaybın daha fazla olacağı tahminidir.
Dolayısıyla Merkez Bankası’nın faiz artırımı doğru bir adım olmuştur. Buna karşılık faiz konusunu hala geç likidite penceresi imkânı çerçevesinde yürütmesinin doğru bir yaklaşım olmadığını bir kez daha vurgulamakta yarar var.