Merkez Bankası Bilanço Analizini iyi ve doğru bir şekilde yapmak, piyasa hakkında bilgi sahibi olmayı kolaylaştırır. Çünkü piyasadaki rezerv ve miktar verileri sadece günlük bazdadır. Fakat bazen bu rakamların kümülatif olarak değerlendirilmesi gerekir.
Merkez Bankası Bilançosu, piyasa bilgilerinin yanında kamu sektörünün dış borçlanmalarıyla da ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını sağlar. Diğer taraftan Hazine’nin kullandığı avans rakamında gözlenebildiği bir yerdir. Sırayla önemli kalemlere değinirsek.
Varlıklar (Aktif): Bu kalem ikiye ayrılır; birincisi dış varlıklardır. Dış varlıkların içinde altın mevcudu, konvertibl olan paralar, efektif depoları ve muhabir hesapları vardır. Varlıkları oluşturan ikinci kalem iç varlıklardır. Bu bölümde özel bankalara verilen krediler, TCMB ile yapılan nakit işlemler ve diğer kalemler vardır. Ayrıca kamuya açılan nakit krediler kalemi de buradadır. Bu kalemdeki gelişmeler dikkatle takip edilirse Hazine’nin ne zaman ve ne kadarlık bir avans kullandığı görülebilir. Diğer taraftan değerleme hesabı da iç varlıkların içindedir. Merkez Bankası’nın taşıdığı pozisyondan ve yaptığı işlemlerinden elde ettiği karı göstermektedir. Bu kalemde biriken kar, bir sonraki yıl Hazine’ye devredilir.
Yükümlülükler (Pasif): Her bilançonun pasifi gibi bu bölümde de TCMB’nin yükümlülükleri yeralmaktadır. Pasif genel olarak iki kısımdan oluşmaktadır. İlk kısım Toplam Döviz Yükümlülükleri kısmıdır. Burada dışarıya ve içeriye olan döviz borçlarının yanısıra, Hazine’nin ve kamunun döviz olarak tuttuğu mevduat ve bankaların döviz mevduatı bulunur. İkinci kısım ise Merkez Bankası Parası’dır. Bu bölüm kendi içinde de ikiye ayrılır. Birinci parça Rezerv Para’dır. Bu kısımda emisyon, bankalar zorunlu karşılıkları, bankalar mevduatı, fon hesapları, bankalar serbest imkan hesabı (serbest tevdiat hesabı) ve bankadışı kesimin mevduatı bulunur.
İkinci kısım ise Diğer Merkez Bankası Parası’dır. Bu bölümü kamu mevduatı ve açık piyasa işlemleri oluşturur. Bu iki kalem piyasalar açısından son derece önemlidir. Açık Piyasa İşlemleri Kalemi, Merkez Bankası’nın piyasalara yaptığı bütün müdahaleleri ve fonlamaları içerir ve bu kalem stok durumunu yani; piyasadan TCMB’nin alacağını gösterir. Diğer taraftan kamu mevduatı ise Hazine’nin belli dönemlerde maaş ödemelerini gerçekleştirmek için kamu bankalarına fon aktarması için kullanılan kalemdir.
Tabii Merkez Bankası Analitik Bilançosu bu kadarla sınırlı değildir; bu sadece ana hatlarıyla bir değerlendirme olarak algılanabilir. Fakat bilançodan bahsetmişken; bilançoyla ilgili bazı kavram ve rasyolar önemlidir.
Net İç Varlıklar: Bu büyüklük, özellikle 1998 yılının ikinci yarısıyla birlikte popüler bir hale gelmiştir. TCMB, yılsonu için bir hedef koymuş ve bu hedefe ulaşmaya çalışmıştır. Bu yıl yapılan IMF görüşmelerinde de gündeme gelen bu kavramın özü TCMB Bilanço kalemlerinin bazılarının kullanılmasıyla oluşur. Buna göre:
Para tabanı = Emisyon + Bankaların TL zorunlu karşılıkları + Serbest Tevdiat
NİV = Para tabanı – Net dış varlıklar
Bu formüle göre, NİV formülünü etkileyen kalemler bellidir. Bunlar döviz olarak takip olunan mevduat, kamu mevduatı ve APİ (Diğer Merkez Bankası Parası’nın kompozisyonu) ve iç varlıkların tamamı vs.
Kur Riski Oranı: Bu oran her banka için uygulanabileceği gibi TCMB için de bakılmaktadır. Formülü ise son derece kolaydır.
Kur Riski Oranı = Dış Yükümlülükler / Dış Varlıklar
Tahmin edileceği üzere; eğer dış yükümlülükler artar ve varlıklar sabit kalırsa kur riski oranı artmaktadır. Bir firmanın döviz borcu çok fazla ise ve o ülkede döviz sabit kur sisteminde değilse bu oranın artışı firma adına son derece tehlikelidir. Aynı kavram TCMB için de geçerlidir.
Döviz Pozisyonu: Piyasalarda sıkça duyulan kavramlardan bir tanesidir. Açık pozisyon veya kapalı pozisyon gibi ifadeler bu büyüklük kullanılarak ifade edilmektedir.
Döviz Pozisyonu = Dış Varlıklar – Toplam Döviz Yükümlülükleri
Bu orana göre eğer bir finansal kuruluşun döviz pozisyonu artı ise yani pozitif ise; o kuruluş için kapalı pozisyonda; eğer eksi ise açık pozisyonda denilebilinir. Formüle göre, açık pozisyon demek, bir bankanın dış varlıklarından fazla döviz yükümlülüğü olmasıdır. Yani temel anlamıyla açık pozisyon, bir bankanın veya finansal kuruluşun döviz yükümlülüğünü arttırıp yani döviz cinsinden borçlanıp bunu başka bir para cinsinden kullanım için (Türkiye’de TL) plase etmesidir. Dolayısıyla açık pozisyonda borçlarınız döviz cinsinden olurken, gelirleriniz TL cinsinden olmaktadır. Eğer TL’nin getirisi dövizin getirisinden daha fazla ise bu şekilde pozisyon alıp kar etmek mümkündür. Zaten bankacılık sistemimizde uzun bir dönemdir bu metodu kullanmaktadır. Dolayısıyla özel bankalar açık pozisyonda ve kamu bankaları kapalı pozisyondadır.
Bu durumun tam tersi ise kapalı pozisyondur. Bu durumda formüle göre, dış varlıkları döviz yükümlülüklerinden fazla olan kuruluş kapalı pozisyona sahiptir. Bu durumda kuruluş, döviz cinsinden borçlanmalarını azaltan veya yapmayan bir durumdadır. Buna karşılık borçlanmalarını yerli para cinsinden yapar ve bu borçlanmalarla dövize yatırım yapar. Bu pozisyonda olan TCMB de içinde bulunulan dönemde kar etmektedir. Bu tip kuruluşların kar etmesi iyi bir risk yönetimi ve araştırma bölümüne bağlıdır ve TCMB bunlara sahiptir.
hazine TCMB deki lira cinsinden mevduatlarını çekerse bu durumdan parasal taban nasıl etkilenir?