Mahfi Eğilmez – 10.09.2014
II. Çeyrek büyümesi beklentilerin (genel olarak yüzde 2,8 dolayındaydı) oldukça altında yüzde 2,1 olarak açıklandı. Geçen yılın ikinci çeyrek büyümesi yüzde 4,6 idi. Bu yılın ikinci çeyreğinde büyüme geçen yılın ikinci çeyreğine göre 2,5 puanlık bir düşüş göstermiş oldu.
TÜİK, ilk çeyrek büyümesini yüzde 4,3’den yüzde 4,7’ye revize etti. Buna göre ilk yarı büyümesi yüzde 3,3’e gelmiş oldu. Geçen yılın ilk yarı büyümesi yüzde 3,9 idi. İlk bakışta yüzde 3,9 ile yüzde 3,3 arasında büyük bir fark yokmuş gibi görünüyor. Ne var ki geçen yıl ilk çeyrek büyümesi yüzde 3,1 iken ikinci çeyrek büyümesi yüzde 4,6 olmuştu, bu yıl ise ilk çeyrek büyümesi yüzde 4,7 iken ikinci çeyrek büyümesi yüzde 2,1 oldu. Yani geçen yıl ilk çeyrekten ikinci çeyreğe yükselen bir trend vardı bu yıl ise tersine bir trend var.
TÜİK, 2013 yılının GSYH’sını da revize etti. Buna göre 2013 yılı GSYH’sı 1,562 milyar TL’den 1,565 milyar TL’ye, kişi başına geliri de 10.782 Dolardan 10.807 Dolara yükselmiş oldu.
Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış olarak bakıldığında GSYH’nın bir önceki çeyreğe göre % 0,5 küçüldüğü görülüyor.
Bu gelişmede en önemli etki, harcamalar yönünden GSYH’nın en büyük bileşeni olan hanehalkı tüketim harcamalarındaki (GSYH’daki payı yüzde 65) artış hızının düşüşünden kaynaklandı. İlk çeyrekte yüzde 3,2 artmış olan tüketim harcamaları ikinci çeyrekte yüzde 0,4’lük artış sergiledi. İlk çeyrekte büyümeye negatif katkı yapan (yüzde – 0,2) yatırımların, ikinci çeyrekteki negatif katkısı daha da arttı (yüzde – 3,5.) İlk çeyrekte büyümeye ciddi anlamda pozitif katkı yapan ihracatın ikinci çeyrekteki katkısı net anlamda negatif oldu. İkinci çeyrekte büyümeye pozitif katkı yapan en önemli kalem stok artışları oldu.
Faizlerin ve kurların yüksek seyrettiği bir ortamda tüketim harcamalarının ivme kaybetmesi doğal. İlk çeyrekte bu gelişmeler fiyatlara fazla yansımamış ve talebi bu kadar etkilememişti. Fiyatlara yansıma demek enflasyonun artması ve faizlerin yükselmesi demek. Faizlerin yükselmesi henüz pozitif reel faize yol açmıyor ve dolayısıyla tasarruflar için çekici olamıyor ama kredi faizlerini de yükselttiği için tüketimi yani talebi frenliyor.
Büyümedeki bu hız kesmenin ortaya çıkmasından sonra emin olabilirsiniz ki faiz tartışmaları yeniden başlayacak. Faizlerin düşürülmesi ve bu yolla ekonominin canlandırılması yeniden gündeme getirilecek. Avrupa Merkez Bankası’nın faizleri sıfıra yaklaştırdığı (hatta mevduat faizini negatif yaptığı) söylenecek. Avrupa’da enflasyon değil deflasyon olduğuna dikkat edilmeyecek. Yapısal reformlara girişilmesi gerektiğini, AVM yaparak büyümeye yönelik modelle daha fazla yol almanın artık mümkün olmadığını söyleyen çok az kişi çıkacak.
Daha şimdiden Merkez Bankası’nın gelecek PPK toplantısında faizi kaç puan indireceği bahisleri başladı bile.