Mahfi Eğilmez – 14.02.2015
Önce bu yazıda ele alıp karşılaştıracağım iki kavram ve kullanacağım bir istatistik teknik hakkında açıklama yapayım.
BIST 100 Endeksi; Borsa İstanbul Pay Piyasası için temel endeks olarak kullanılan bir endekstir. Ulusal Pazar’da işlem gören şirketlerle, Kurumsal Ürünler Pazarı’nda işlem gören gayrimenkul yatırım ortaklıkları ve girişim sermayesi yatırım ortaklıkları arasından seçilen 100 paydan oluşmaktadır. Bu endeksin ayrıntıları ve hesaplanması hakkında ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler şu broşüre bakabilirler: http://www.borsaistanbul.com/docs/default-source/endeksler/bist-pay-endeksleri-temel-kurallari.pdf?sfvrsn=6
Gösterge Faiz; Vadesi 2 yıl olan ve 3 ayda bir kupon ödemesi yapılan ve ikincil piyasada en fazla işlem gören Devlet Tahvilinin faizine gösterge faiz deniyor. Piyasada en çok işlem gören tahvillerden biridir. İkincil piyasada birçok işlem için referans olarak alındığından adına gösterge faiz denir. Bugün itibariyle gösterge tahvilin faizi yüzde 8,10’dur.
Korelasyon; İki değişken arasındaki doğrusal ilişkinin varlığını ve gücünü ölçmekte kullanılan bir istatistik tekniktir. Değişkenlerden birisi değişirken diğer değişken de bununla birlikte doğrusal olarak değişiyorsa bu iki değişken arasında korelasyon olduğu anlaşılır. Korelasyonu ölçmekte kullanılan katsayıya korelasyon katsayısı denir. Korelasyon katsayısı eksi 1 ile artı 1 arasında değişir. Katsayı eksi 1’e ne kadar yakınsa iki değişken arasındaki negatif (ters yönlü) ilişki o kadar güçlü demektir. Katsayı artı 1’e ne kadar yakınsa iki değişken arasındaki pozitif (doğru yönlü) ilişki o kadar güçlü anlamına gelir. Katsayı sıfıra yaklaştıkça iki değişken arasındaki ilişki zayıflıyor demektir.
Şimdi gelelim BIST 100 endeksi ile gösterge faiz arasındaki korelasyonu ölçmeye. Bu ölçmeyi yaparken 22 Mayıs 2013 – 13 Şubat 2015 tarihleri arasındaki BIST 100 günlük kapanış değerlerini ve yukarıda tanımladığım Gösterge Faizin gün sonu değerlerini aldım. Bu değerleri alarak yaptığım hesaplamada iki değişken arasındaki korelasyon eksi 0,83 olarak çıktı. Eksi 1’e yakın olduğu için bu iki değişken arasındaki korelasyon ilişkisinin negatif yönde yani birbirinin tersi yönünde oldukça güçlü bir ilişki olduğunu söyleyebiliyoruz. Daha açık bir ifadeyle belirtmek gerekirse Türkiye’de faizler ile borsa endeksi (yani hisse senetlerinin değerleri) arasında ters yönlü güçlü bir ilişki görülüyor. Bu durumda faizlerin yükseldiği dönemde borsa endeksinin düşmesi ya da faizlerin düştüğü dönemde borsa endeksinin yükselmesi beklenmelidir.
Sözünü ettiğim döneme ilişkin (22 Mayıs 2013 – 13 Şubat 2015) BIST 100 endeks değerlerini ve gösterge tahvilin faiz oranlarını ele alarak bu iki değişken arasındaki ilişkiyi bir kez de grafik yardımıyla ortaya koyalım.
Aşağıdaki grafikte mavi çizgi (sağ eksende) BIST 100 endeksinin, kırmızı çizgi (sol eksende) gösterge Faizin 22 Mayıs 2013’den 13 Şubat 2015’e kadar olan gelişimini gösteriyor.
Grafik bu ikili arasındaki negatif ilişkiyi net bir biçimde gösteriyor. Faiz ve borsa yatırımı birbirinin aleyhine işleyen iki değişken olarak ortaya çıkıyor.
Bu iki değişken arasındaki ilişkinin böyle olması normaldir. Çünkü borsa yani hisse senedi yatırımı da tahvil veya mevduata yatırılan para da aynı kaynaktan beslenen iki plasman çeşididir. Yani kişiler ve kurumlar tasarruflarını bu tür spekülatif plasmanlarda değerlendirmeye karar verdiklerinde karşılarında başlıca iki finansal yatırım alternatifi bulunmaktadır: (1) Tahvil almak veya bankada mevduat yapmak ve dolayısıyla faiz geliri elde etmek, (2) Hisse senedi satın almak ve dolayısıyla borsa getirisi elde etmek. Sonuçta faizlerin yükseldiği bir dönemde bu tür plasmanların tahvil ve bonoya, faizlerin düştüğü bir dönemde ise borsaya yönelmesi doğaldır.
Bu iki değişken arasındaki ilişkiyi belirleyen yani aktif konumdaki gösterge faizdir. Borsanın hangi yönde gelişeceği faizin durumuna bağlıdır. Türkiye’de hükümetlerin Özal’dan bu yana üzerinde en fazla durduğu ekonomik göstergeler büyüme oranı ve borsa endeksidir. Büyüme reel ekonominin, borsa endeksi de finansal ekonominin yönünü gösteriyor.
Reel ekonomide büyümenin düşük olduğu bir dönemde borsanın yükselmesinin yani finansal ekonominin büyümesinin, geleceğe dönük algıyı olumlu olarak etkileyeceği açıktır. Faizlerin düşürülmesi konusundaki siyasal baskılara bir de bu gözle bakmak gerek.