Mahfi Eğilmez – 29.05.2016
ABD Merkez Bankası Fed’in parasal genişlemeyi sona erdirdiği Ekim 2014 tarihinden itibaren yaklaşık 1,5 yıldır finansal piyasaları en çok işgal eden konu Fed’in ne zaman ve hangi hızla faiz artıracağı sorusuna aranan yanıt.
Soru değişmese de cevaplar sürekli değişti. Yılbaşında bu soruya verilen genel cevap “Fed bu yıl 4 kez faiz artırabilir” şeklindeydi. Mart ayına gelindiğinde cevap “1 veya en çok 2 kez artırabilir” şekline dönüştü. Nisan ayı sonlarında “Fed galiba bu yıl faiz artırımı yapmayacak ya da en fazla 1 kez yapacak” şeklindeki tahminler yoğunluk kazandı. Aynı soruyu bugünlerde sorsak alacağımız cevapların çoğunluğu “2 faiz artırımı yapacak herhalde” şeklinde olur. Hem Fed yetkililerinin hem de piyasaların bu konudaki kafa karışıklığı ABD ekonomisinin performansındaki dalgalanmalarla ilgili. Fed’in kaç kez faiz artırımı yapacağı ABD ekonomisinin bundan sonra göstereceği performansa bağlı bulunuyor.
Fed, üç temel göstergedeki gidişe bakarak faiz kararı vereceğini baştan açıklamıştı: (1) Büyüme, (2) İstihdam verilerindeki olumlu gelişmeler ve (2) Enflasyonda artış eğiliminin ortaya çıkması. Bu üç gösterge de ekonomide canlanmanın işaretleri olarak kabul ediliyor. Bu üç göstergede son 1,5 yılda ortaya çıkan gelişmelere bir bakalım.
2008 yılında krize giren ABD ekonomisinde büyüme oranı 2009 yılında yüzde – 2,8 ile en düşük noktasına gelmiş, işsizlik oranı ise 2010 yılının Ekim ayında yüzde 10 ile tavan yapmıştı. Fed’in tahvil alımına dayalı parasal genişleme programını (QE) sona erdirdiği Ekim 2014’de yıllık büyüme oranı yüzde 2,4’e yükselirken, işsizlik oranı da yüzde 5,7’ye gerilemişti. Nisan 2016 itibariyle yıllık büyüme tahmini yüzde 2 olarak belirlenirken işsizlik de yüzde 5 oranında bulunuyor.
Kriz sonrasında ABD ekonomisinde fiyatların en fazla gerilediği yıl 2009 yılı oldu. 2009 yılı içinde enflasyon deflasyona dönüştü. Fed’in parasal genişlemeyi bitirdiği 2014 sonunda yıllık manşet enflasyon yüzde 0,8 dolayındaydı. Nisan 2016 sonu itibariyle yıllık manşet enflasyon yüzde 1,1 olarak tahmin ediliyor.
Özetle söylemek gerekirse büyüme oranı; potansiyel büyüme aralığına (ABD yüzde 2 – 3 arası) gelmiş, işsizlik oranı; doğal işsizlik oranı (ABD için yüzde 4 – 5 arası) sayılan aralığa gerilemiş ve enflasyon; 2017 sonu için hedef alınan yüzde 2’lik orana doğru yola çıkmış görünüyor. Bu üç göstergeye bakarak ABD ekonomisinin kriz sonrasında toparlanma içinde olduğunu söyleyebiliriz.
Fed Başkanı Yellen hafta içinde: “faiz artışının önümüzdeki aylarda gündeme gelebileceğini” açıkladı. Bu açıklama yeni bir şey mi? Bu sorunun yanıtını verebilmek için ‘önümüzdeki aylar’ ve ‘faiz artışları’ sözleriyle ne kastedildiğini bilmek gerekiyor. Eğer ‘önümüzdeki aylar’ sözüyle kastedilen üçüncü çeyrek ve devamı, ‘faiz artışları’ sözüyle kastedilen de 2’den fazla faiz artışıysa o zaman bu açıklama yeni bir şey sayılabilir. Bu durumda ‘Eylül ve sonrasında en fazla 2 kez faiz artışı’ şeklindeki elde mevcut son beklentiyi ‘Temmuz ve sonrası 2 veya 3 faiz artışı’ olarak düzeltmek gerekiyor. Ki bu küresel sistem için yeni bir durum demektir. Yellen’in tam olarak neyi kastettiğini anlayabilmek için Haziran toplantısını ve tutanaklarını beklemek gerekecek.
Fed, eğer 2 veya 3 faiz artışına Temmuz’dan itibaren girişirse, bu durum, ihracatı gerileyen, turizm gelirleri düşen, dış kaynak ihtiyacı devam eden Türkiye ekonomisi açısından ikinci yarıda beklenen sıkıntıları artırmış olacak.