2024 ve takip edecek bir kaç yıl, küresel ekonomi-politik sistem açısından yeniden yapılanma sancılarının daha da yoğunlaştığı bir dönem olacak. Bu nedenle, küresel sistem adeta bir ‘kara delik’ içinden geçerken, dünyanın önde gelen ekonomileri hangi ülkelere güvenebileceklerini, hangi ülkelerden destek alabileceklerini yeniden sorgulayacaklar. Adeta dostlukların ve müttefiklik ruhunun bir kez daha gözden geçirileceği bir dönem bizi bekliyor. Türkiye, sadece 1. ve 2. kuşak komşu ülkeler için değil, Latin Amerika’ya, Güneydoğu Asya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada, dürüstlüğü, şeffaf ve insani diplomasi kabiliyeti, kararlığı ve ‘istikrar’ için samimi çabaları ile kendini farklı ve hürmet edilen bir konuma getirmiş durumda.
Küresel sistemdeki bir grup aktörün ‘dezenformasyon’ çırpınışlarına rağmen, Ülkemizin adının geçtiği her an ve noktada, bu hürmeti, ilgiyi, alakayı hemen hissediyorsunuz. Türkiye’nin insani ve girişimci diplomasi başarısı, şeffaf ve samimi mücadelemiz, küresel sistemin yeniden yapılanma sancılarının yoğunlaştığı bu dönemde, Türkiye’nin küresel düzendeki yükselen konumunun ‘kalıcı’ avantajlarının başında geliyor. Kalıcı avantajlarımızdan bir diğeri ise, yüksek nitelikli beşeri kaynağımız. Her alanda, iyi yetişmiş, yüksek teknolojiye hakim, Türkiye’nin yüksek katma değer üretim mücadelesine katkı sağlayan yeni nesillere sahip olmak, yetiştirmek. Bu nedenle, bugün savunma ve otomotiv alanlarındaki küresel rekabet iddiamızı, yakın dönemde yeni nesil ulaştırma, akıllı kent, makine, yazılım, temiz ve yenilenebilir enerji, geri dönüşüm ve sıfır atık teknolojilerine de taşıyacağız.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!