Küresel ekonomik sistemin önde gelen 40 ekonomisi arasında pek çok alanda at başı giden rekabet alanlarını uzunca bir süredir incelemekteyiz. Küresel enerji tedariği rekabeti, küresel lojistik ağı rekabeti, küresel ticaret ve ulaştırma koridorları rekabeti bir çırpıda sayabileceğimiz başlıklar. Bununla birlikte, tüm bu başlıkların bir bileşkesi olarak önde gelen 40 ekonomi arasında bir ‘küresel ve bölgesel üretim merkezi’ rekabetinin katlanarak derinleştiğini hatırlatmamız gerekiyor. Bu nedenle, sanayi, daha spesifik bir alan olarak imalat sanayi odaklı rekabetin ne yöne ve nasıl bir boyuta evrildiği üzerine zihin yormak da bir o kadar önem kazandı. Küresel ölçekte önde gelen ekonomiler aralıksız şu soruya kapsamlı cevap aramaktalar: ‘Sanayi dünyada nereye doğru dönüşüyor, evriliyor?’
Önde gelen ekonomilerin kanaat önderleri, ekonomi ve iş dünyası şu beş temel başlığı sorgulamaktalar: ‘4. Sanayi Devrimi’nde neredeyiz? Geleceğin Fabrikalarını Kurabiliyor muyuz?’; ‘Sanayide İnovasyona Dayalı Dönüşümü Nasıl Şekillendiriyoruz?’; ‘Sürdürülebilir Sanayi İçin Gereken Koşulları Oluşturuyor muyuz?’, ‘Sanayi Dönüşümünün Gerektirdiği İşgücüne Gerekli Becerileri Kazandırabiliyor muyuz?’ ve ‘Sektörler Arası İşbirliği İle Rekabetçi Bir Sanayi Oluşturabiliyor muyuz?’. Mario Draghi’nin başkanlığındaki bir ekibin AB Komisyonu için hazırladığı ve yaklaşık bir ay önce yayınlanmış olan ‘Avrupa’nın Rekabetçiliği’ Raporu, bu sorulara cevap ararken, Avrupa’nın geleceği için hayli karanlık sayılabilecek bir tablo çiziyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!