Sadece küresel düzenin, küresel ekonomi-politik sistemin değil, küresel rekabetin de yeniden şekillendiği bir dönemin içinden geçiyoruz. Önde gelen 40 ülkenin tümü küresel rekabet ortamındaki iddiasını perçinlemek adına ‘kaslar’ını güçlendirecek çaba içerisinde. Rekabetçi bir ekonomi olmak, küresel ölçekte üretim maliyetlerinde avantajlı olacak hareket alanını oluşturmayı ve küresel ölçekte tüketicilerin beğenisini kazanacak, sürekli değişen ihtiyaçları karşılayacak ürünler üretmeyi de gerektiriyor. Günümüzün tüketicileri dijital ve yeşil dönüşümün merkezinde yer almakta. Bu nedenle, günümüzün tüketicilerine etkin bir şekilde ulaşabilecek dijital platformlara sahip olmak ve ‘çevre’ odaklı bir ekonomi olduğunu kanıtlamak en temel öncelik.
Bu nedenle, önde gelen ülkelerin ekonomi yönetimlerine her zamankinden daha fazla görev düşüyor. E-ticaret ve dijital platformlar aracılığıyla alış veriş yapan tüketicilerin haklarını korumak, yanlış ve çarpıtılmış bilgilerden ve reklamlardan korumak her zamankinden daha önemli ve daha karmaşık bir proses. OECD’nin ilk kez düzenlediği bakanlar düzeyindeki Tüketici Politikaları Zirvesi, OECD üyesi ülkeler nezdinde yapılan araştırmada, tüketicilerin yüzde 50’sinin e-ticaret işlemi yaparken -, haksız veya yanıltıcı uygulamalara, hatta dolandırıcılık ve sahtekarlık faaliyetlerine maruz kaldıklarını gösteriyor. Yapay zekayı negatif amaçlı kullanan karanlık ticari tasarımlar aracılığı ile, tüketicilerin bir ürüne yönlendirilmesi veya tercihlerinin değiştirilmesi en öncelikli sorunlar arasında.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!