20 Ocak’ta ikinci başkanlık dönemi başlayacak olan Donald Trump’ın ardı ardına yaptığı açıklamalar, hayli ‘zorlu’ bir 2025 yaşayacağımıza işaret ediyor. Trump’ın tetiklediği ‘Panama Kanalı’ tartışması, Grönland ile ilgili sözleri, küresel rekabette pek çok iç içe konu ilgili gelişmelerin hızlanacağını teyit etmekte. Öncelikle Asya-Pasifik ile Atlantik arasında deniz yolu taşımacılığını kısaltan her iki önemli deniz geçişi, Panama Kanalı ve Süveyş Kanalı üzerindeki stres artacak gözüküyor. Bu temel gerçek, başta Çin ve Hindistan, Güney Asya, Doğu Asya ve Güneydoğu Asya’da yer alan ihracatçı ekonomiler için Kuzey Amerika ve Avrupa pazarına ürün tedariğini sağlayacak alternatif koridorların öneminin artacağına işaret etmekte.
Bununla birlikte, Donald Trump ikinci başkanlık döneminde ABD’li şirketleri ana vatana döndürmek ve Amerikan sanayisini ayağa kaldırmak konusunda kararlı bir tutum sergileyecek ise, bunun bir bacağı Amerikan iş dünyasını yurt içinden tedariğe kademeli olarak alıştırmak, hatta zorlamak olacak. Diğer bacağı ise Amerikan topraklarında üretim yapmayı cazip kılmak olacak. Bunun en temel noktalarından birisi enerji maliyetleri ise, Donald Trump’ın fosil yakıtlar konusundaki tutumunun hayli farklı olacağını, yerli petrol ve doğalgaz üretimi ve kullanımını daha da arttırma tercihini şaşkınlıkla karşılamamak gerekir. Bu nedenle, Büyük Okyanus ile Atlantik Okyanusu arasındaki bağlantıyı zorlaştırmak da küresel rekabetteki sınamaların elbette bir parçası olacak.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!