Son dönemde piyasaların ana gündem maddesi 23 Haziran’da gerçekleşecek olan İngiltere’nin Avrupa Birliği Referandumu olmaya devam ediyor.
İngiltere’nin referanduma gitmesinin temel nedeni ise ülkenin ekonomik problemler içinde olması. Son dönemde ekonomiyle alakalı momentumu yakalayamaması ve aşırı sağcı siyasetçilerin etkisiyle ülke referanduma sürüklendi. Avrupa Birliği’nden ayrılmak isteyenlerin en büyük kozunun ise göçmen problemi olduğu söylenebilir. Birleşik Krallık Bağımsızlık partisinin başını çektiği uç gruplar göçmen karşıtı ve Avrupa Birliği fikirlerine karşı düşüncelere sahip olduklarını görebiliyoruz.
Dün gerçekleşen İngiltere İşçi Partisi Milletvekili Jo Cox’un seçmenleriyle buluşmak için gittiği İngiltere’nin kuzeyindeki seçim bölgesi olan West Yorkshire’da silahlı saldırı sonucu vurulması olayına kadar yapılan son anketlerde AB’den çıkma yanlısı seçmenlerin sayısında artış yaşandığı görülmekteydi. Avrupa’da bütün liderler İngiltere’nin AB’den çıkışının Hem İngiltere’ye hem de AB’ye ciddi zararlar vereceği konusunda hem fikir. İngiltere’de ICM adlı araştırma şirketinin yaptığı son ankette AB’den ayrılalım diyenlerin sayısı yüzde 53’ü gösterirken, AB’de kalalım diyenlerin oranı ise yüzde 47 oldu. Anket uzmanları ise son dönemde yapılan anketlerde ayrılalım diyenlerin sayısında artış yaşandığını belirtiyorlar. Times gazetesinin araştırma şirketi olan YouGov yaptığı son ankette, kalalım diyenlerin oranı yüzde 46 seviyesindeyken, ayrılalım diyenler yüzde 39 oldu. İngiltere’de bulunan bahis şirketi Betfair, referandum sonucu için oynanan bahislerde oranların son bir hafta içinde, AB’den ayrılalım diyenlerin sayısında artış olduğunu açıkladı. İngiltere’nin en çok satan gazetesi The Sun’ın baş sayfasında Brexit’i destekler yönde açıklama yapması dikkat çekiciydi. London School Of Economics Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre ise referandumdan hangi yönde sonuç çıkacağına dair belirsizliğin devam ettiğine dikkat çekildi. Ipsos Mori tarafından yapılan son ankette ayrılma tarafları yüzde 53, AB içinde kalmak isteyenler ise yüzde 47 oldu. Diğer bir anket şirketi Survation’ın yaptığı anket sonuçlarında ise AB’den ayrılmak isteyenler yüzde 45, kalmak isteyenler ise yüzde 42 oldu. Bu iki ankette dikkat çeken en önemli nokta telefon anketi şeklinde yapılmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Ayrıca bu iki şirketin İskoçya referandumunda doğru sonuçlar aldığını söylemekte fayda var.
İlk başta Birlik’ten ayrılma taraftarı olan İngiltere Başbakanı David Cameron bu görüşünün tamamen zıddına dönerek ülkesinin AB’den çıkmasının getirebileceği riskler hakkında uyarılarda bulunmakta. Cameron, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasının ülkenin ekonomisinin altına bomba koymak olacağını vurgulayan konuşmalar yaptı. Başta muhafazakâr parti lideri olan Cameron, İşçi partisi milletvekilleri ve partinin önde gelenleri, İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney gibi birçok kişi Brexit riskine dikkat çekmeye devam ediyor. İngiltere eski başbakanlarından Gordon Brown, ülkesinin Avrupa birliğinde kalmasından yana kampanyalara destek veren diğer önemli kişiler arasında olduğu söylenebilir. Eski işçi partisi lideri olan Brown, seçmelere referandumda birlikte kalınması için çağrıda bulunuyor. İngiltere Maliye Bakanı George Osborne ise İngiltere’nin AB’den ayrılması durumunda ülkenin fakirleşebileceğini, kalınması durumunda ise ekonominin güçlenebileceğine dikkat çekti. Brexit riskine IMF’de dikkat çekti. IMF sözcüsü Gerry Rice, Brexit’in uzun süreli belirsizliğe, finansal dalgalanmaya ve düşük büyümeye neden olabileceğini söyledi.
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkması halinde oluşabilecek 2 temel problemden bahsedebiliriz. İlk olarak insan hakları problemleri meydana gelebilir. Vatandaşlar arasında eşitliğin ortadan kalkması, çalışma hayatında oluşacak sıkıntılar insan haklarını etkileyecek problemler arasında görülebilir. Diğer önemli bir problem ise ekonomik etkisinin nasıl olacağı düşünülebilir. Gümrük sınırlamalarının etkisinde ekonomide küçülme meydana gelebilir. Böyle bir durumda ülkede yeni kemer sıkma politikaları uygulanma riskleri oluşabilir. Diğer bir önemli konu ise AB’den ayrılık gerçekleşmesi halinde Euro Bölgesi’ne erişim azalacak. İngiltere medyasında yaklaşık 4 bin kişinin işten çıkarılabileceği konuşuluyor.
Diğer önemli bir konu ise Brexit’in gerçekleşmesi halinde sermaye çıkışlarına neden olabilir. Uzun vade de sermaye girişlerinde sıkıntılar oluşabilir. Brexit yaşanması durumunda elinde Sterlin bulunduran yatırımcılar, para biriminde oluşabilecek değer kayıplarına karşı farklı para birimlerine geçebilirler.
Genel olarak referandum öncesinde riskten kaçış algısı hala devam ediyor. Sterlin ’de sert geri çekilme yaşanırken, güvenli varlıklara yönelik talep Almanya’nın yıllık faizlerinin ilk defa sıfırın altına inmesine neden oldu. DAX30, S&P500, FTSE100 ve MSCI tüm ülkeler dünya endekslerinde de değer kayıpları yaşandı ve belirsizliklerin etkisiyle satış baskısı riski devam ediyor. Japon Yen’i birçok önemli para birimleri karşısında yükseliş gerçekleştirdi. Piyasalarda korku göstergesi olarak bilinen VIX Volatilite Endeksi yaşanan bu belirsizlik koşulları altında yüzde 50’ye yakın yükseliş gerçekleştirdi. VIX’ta yaşanan bu yükseliş, S&P500’te satışların hızlanmasına neden olabilir. VIX ve MOVE gibi volatilite ölçütlerinde görülen yükselişler, Brexit olasılığının küresel ekonomiye ait bir tehdit olduğunun kanıtı şekline görülebilir. Ayrıca Stoxx Europe 600 Endeksinde de kayıpların derinleştiğini görebiliyoruz. MSCI Gelişen Piyasalar Endeksi Ocak ayından beri en sert düşüşünü gerçekleştirdi. Böyle bir durumda analistler GBPUSD paritesinin sert kaybedeceğini öngörüyorlar. Ayrıca, MSCI Gelişmekte olan ülke para birimi endeksinde düşüş yaşanırken, Rus Rublesi ve Polonya Zlotisi kayıplara öncülük etti. Fakat İngiltere’de olumsuz bir gelişme yaşandı. AB’de kalmayı destekleten İşçi partisi Milletvekisi Jo Cox’un öldürülmesinin ardından, Avrupa Birliği’nden ayrılma yanlısı oyların azalacağı yönündeki spekülasyonların etkisiyle Sterlin değer kazandı. Bu durum sonrasında Asya hisse senetleri son dönemde gerçekleştirdiği düşüne son vererek yükseliş yaşadı. Küresel çapta hazine tahvillerine ve güvenli varlıklara olan talebin azaldığı görüldü. Bunun en önemli örneği olarak Altın’dan bahsedilebilir.
Brexit olasılığının artmasına ilişkin endişelerin etkisiyle finansal piyasalarda riskten kaçış algısının artması, yatırımcıları güvenli liman konumunda olan Altın’a yönelmesine neden oldu ve Ons Altın’da 1315 seviyesine doğru yükselişler yaşandı. Genel olarak Brexit kaygılarının etkisiyle hisse senetlerinden çıkışların Altın’a yaradığını söyleyebiliriz. Fakat artan Brexit endişelerinin etkisiyle 1315 seviyesine kadar yükseliş gerçekleştiren Altın, Avrupa Birliği’nde kalma tarafında olan İngiliz Milletvekilinin öldürülmesinin etkisi ile karlarının bir kısmını geri verdi. Yaşanan bu durumun gelişen ülke varlıklarının kayıplarını telafi etmesini sağladı. Genel olarak küresel piyasalar Brexit etkisi altında kalmaya devam edecektir.
2014 yılında yapılan İskoçya’nın bağımsızlık referandumu ile anketlerin yanıldıkları ortaya çıkmıştı. Referandumda kararsızların veya ayrılma taraftarlarının özellikle dün gerçekleşen olaydan sonra son anda verecekleri kararlar sonuç için belirleyici olacaktır. Raporda, seçmenlerin yüzde 20 ila 30’unun son hafta fikir değiştirebileceğini belirtiyor. Dünya’daki genel görüş ise Brexit’in gerçekleşmesinin küresel ekonomi için felaket olacağı yönünde.
Berkay Ören