Küresel piyasalar haftaya olumlu başlangıç yaptı. Dolar Endeksi (DXY) güçlü seyrine devam ederken hisse senedi ve emtia piyasalarında alış yönlü eğilim var. Emtia piyasasında “Brent Petrol” 45,00 dolar direncinin üzerine geçti. Fiziki talep gören emtialar arasında petrol piyasanın yönü üzerinde önemli bir etkiye sahip ve Şubat ayında başlayan “reflasyon” (enflasyonu geri getirme) fiyatlamasının tekrar devreye girmesinde petrol piyasası kritik önem taşıyor.
Amerikan hisse senedi piyasaları yükselişe doymuyor; Zayıf küresel ekonomik görünüm içerisinde değişen koşullar ile sektör tercihleri değişmekle beraber Amerikan hisse senedi piyasaları getiri potansiyeli sunuyor. Ancak kısa vadede alımların aşırıya kaçtığı söylenebilir. Önemli bir gösterge olarak S&P’de opsiyon piyasasında oynaklığı gösteren Chicago Board Option Exchange (CBOE) volatilite endeksi 20 yıllık tahvil fonlarının volatilitesinin altına geriledi. Grafikte geçmiş dönemde bu iki endeks arasındaki ilişkide bir süre sonra S&P’de opsiyon volatilitesinin artarak tahvillerin üzerine çıktığı gözleniyor. S&P opsiyonlarında volatilitenin artması satıcıların kısa süreliğine de olsa kontrolü ele geçirmesi anlamına geliyor.
Amerika tarafında ikinci çeyrek büyüme rakamı %1,2 ile piyasaları memnun etmedi. Amerikan ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde daha iyi bir performans gösterebilecek mi? Büyüme için öncü göstergeler takip edilmeli ancak hisse senedi piyasalarında yükselişi bu dönemde iyi ve ya kötü ekonomik verilere bağlamak pek akılcı görünmüyor.
Hisse senedi piyasaları yükseliyor çünkü küresel merkez bankalarının “negatif faiz politikaları” ile fonlar Amerika hisse senedi piyasalarına alternatif bulmakta zorlanıyor. Öte yanda “aşırı alım” bölgesinde olan Amerikan hisse senedi piyasalarında beklenen düzeltme 2200 seviyesinde mi yoksa öncesinde mi gelir zamanlama zor? Piyasalarda fonlar değişen koşullara göre, yatırım anlayışlarını gözden geçirerek pozisyon dağılımlarını güncelliyorlar. Emeklilik fonları için düşen faiz oranları ile getiri sağlamak giderek zorlaştı. Yapılacak fazla bir şey yok “fon benchmarkları” elverdiği ölçüde hisse senedi piyasasında risk almak gerekiyor. Alternatifsizlik “S&P500” endeksini rahatlıkla bir sonraki hedef 2200 endeks seviyesine taşıyabilir sonrasında belki de Eylül ayı FED faiz artırımı ihtimalinde artış hisse senedi piyasasında satışlara bahane olabilir.
Sonuç olarak, sermaye piyasalarında yatırım tercihleri düşen faiz ortamında hisse senedi ve emtia piyasasına yöneliyor. Küresel ekonomik büyüme ile desteklenen bir ortamda geçmiş senelere göre kıyasla aşırı yüksek olmayan fiyatlar ile emtialar cazip olabilir. Ancak Amerikan hisse senedi piyasalarında FED’in kolay para politikaları ile başlayan yükseliş nereye kadar sorusunu akla getiriyor?
Arzu Toktay