Dünya ekonomisi, 1960’ların sonlarından itibaren, 40 yıl küresel sistemin en büyük 7 ekonomisi olan G7’lerin bugün ‘en büyük’ olma unvanlarını E7’lere kaptırdıkları, ekonomi-politik sistemdeki ağırlıklarını kaybetmemek adına her türlü hamleyi sahaya sürdükleri, küresel ticaret sistemine yeni kurallar ekleyerek E7’lerin ve yükselen gelişmekte olan ekonomilerin önünü kesmeye çalıştıkları bir süreç yaşıyor. Küresel üretim ve istihdamda Küresel Güney ülkelerinin ağırlığı tartışılmaz bir noktaya ulaşmış olsa da, küresel ticarette ve doğrudan yatırım hamlelerinde halen Küresel Kuzey’in ağırlığının ön planda olduğunu, bu nedenle Küresel Güney’in dünya ekonomisindeki ağırlığını perçinlemek için kendi arasındaki ticareti (Intra-Trade) güçlendirmesi gerektiğini belirtmek gerekir.
Küresel Güney ülkeleri sadece kendi aralarındaki ticareti değil, aynı zamanda kendi aralarındaki yatırım iştahını da güçlendirmek zorundalar. E7 ekonomilerinin dünya ekonomisine damgalarını tam olarak vurmaları, üretim ve istihdam gücünün yanı sıra, ticaret ve yatırım gücünü de ekonomik etki alanlarına dahil ettiklerinde mümkün olacak. Küresel Kuzey ülkelerinin kendi aralarındaki ticareti 9,5 trilyon dolar düzeyinde gerçekleştirdikleri bir dünya ekonomisinde, Küresel Güney ülkeleri kendi aralarında 6,1 trilyon dolarlık bir ticaret yürütüyorlar. Küresel Güney ile Küresel Kuzey arasındaki ticaret ise 8,9 trilyon dolar düzeyinde. Bu rakamlar küresel ticarette Küresel Kuzey ülkelerinin açık ara hakimiyeti olduğunu gösteriyor. Bu nedenle, Küresel Güney ülkelerinin, sahip oldukları küresel ve bölgesel işbirliği platformlarında aralarındaki ticareti nasıl arttırabileceklerine dair daha fazla zihin yormaları gerekecek.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!