Dünya ekonomisinin yakın geleceği açısından dikkatle takip edilen, üzerinde zihin yorulan, tartışılan konu küresel ekonomi-politiğin yeniden şekillendiği bir süreçte, ‘Küresel Güney’ ile ‘Küresel Kuzey’ arasındaki dengenin nasıl oluşturulucağı. Bu süreçte en kritik başlık ise ‘Asimetri’. Yani, önümüzdeki 10, 25 ve 50 yıllık dönemde ‘Küresel Güney’ ile ‘Küresel Kuzey’ arasında oluşacak üretim, ihracat, yatırım, istihdam, GSYH büyümesi, nüfus ve teknoloji ‘asimetrisi’nin küresel düzeni nasıl derinden etkileyeceği konusu. Var olan gerçek şu ki, ‘Küresel Güney’ ile ‘Küresel Kuzey’ arasında önümüzdeki 25-50 yıla yönelik nüfus asimetrisi’, üretim, ticaret, siyasi güç ve nüfuz alanı olarak önemli değişimleri de beraberinde getirecek. Bilhassa, siyasi güç ve nüfuz alanı ‘asimetrisi’ uluslararası teşkilatlara dayalı küresel çok taraflı sistemde ağırlık merkezinin, sıklet merkezinin kökten değişimine yönelik kalıcı sonuçları tetikleyecek.
G20 ülkelerinin ‘Küresel Güney’i temsil eden üyeleri çoktan ‘Küresel Kuzey’i temsil eden üyeleri küresel GSYH ve küresel ticaretteki payları itibariyle geçmiş durumdalar. Üstelik, bu ‘asimetri’ önümüzdeki 10 ile 25 yıl arası dönemde, ‘Küresel Güney’ lehine en az yüzde 25 artacak. Dünya ekonomisinde artan etki alanı, hiç şüphesiz küresel siyasi güç alanı değişimini de beraberinde getirecek. Bu nedenle, Atlantik İttifakı, kendini temsil eden siyasi ve askeri teşkilatlar aracılığıyla, üye sayısını, etki alanını genişleterek, bu kaçınılmaz sonucu erteleyebildiği kadar erteleyebileceği yeni bölgesel işbirliği imkanları oluşturmaya çalışıyor. ‘Indo- Pasifik’ kavramı etrafında yürütülen arayışlar ve projelerin çıkışı da bu ihtiyaca dayanmakta. ‘Küresel Güney’ ise uluslararası alanda çevre, iklim, sıfır atık, netsıfır karbon kavramları üzerinden oluşturulan standartları takip ederek, bunların oluşturulmasında daha fazla sözünün dinlenmesini talep ediyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!