Dünyanın önde gelen ekonomilerinin tümününde gayrimenkul piyasası çalkantılı bir dönemden geçiyor. Önde gelen gelişmekte olan ekonomilerin çoğunda, ‘Kovid-19’ süreci ve sonrasında gözlenen ‘aşırı fiyat şişkinliği’ sorunu, önümüzdeki dönemde yerini sert fiyat düzeltmelerine bırakacak gibi gözüküyor. Dünyanın önde gelen gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerinde gayrimenkul piyasası için önemli sorun teşkil eden başlıkların başında ise ‘ekonomik ve politik belirsizlik’ sorunu yer alıyor. Ekonomik belirsizliğin ana nüvesini ise küresel enflasyonun seyri ve önde gelen merkez bankalarının enflasyonu dizginlemek pahasına para politikası faiz oranlarını yükseltme eğilimleri oluşturmakta. Faiz oranlarındaki artış doğal olarak konut veya gayrimenkul kredilerinin maliyetlerini de yükseltiyor. ABD ve Çin ekonomisinde zayıf gayrimenkul talebi, bir dönem yüksek artış göstermiş olan gayrimenkul fiyatlarında gerilemeye ve sektördeki şirketlerde ciddi zararlara sebep olmakta.
Küresel gayrimenkul endüstrisi açısından kritik bir diğer başlık olan politik belirsizliğin ana nüvesini ise ‘jeopolitik risk’ başlığı oluşturmakta. Başta, Rusya-Ukrayna Savaşı, dünyanın pek çok coğrafyasında yaşanmakta olan politik gerginlikler, toplumsal çalkantı ve huzursuzluklar gayrimenkul yatırımcılarının kararlarını doğal olarak olumsuz yönde etkilemekte. Jeopolitik risk başlığının gayrimenkul sektörü için sebep olduğu ikincil olumsuz etki ise, küresel emtia ve kıymetli metal piyasalarındaki fiyat artışları. Gayrimenkulu yatırım portföyünde alternatif bir alan olarak tutmak isteyen küresel yatırımcılar, ekonomik ve politik belirsizliklerin küresel emtia ve altın fiyatlarında sebep olduğu artışları dikkate alarak, portföylerindeki gayrimenkul payını doğal olarak azaltıyorlar. Bu nedenle, küresel konut pazarında göreceli olarak daha sınırlı; ancak, esas küresel portföy yatırımcıları açısından önemli bir çekim alanı olan ticari gayrimenkullerde bu dönemde önemli bir arz fazlası ve fiyat gerilemesi sorunu yaşanıyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!