Mahfi Eğilmez – 07.06.2014
“Kurallar, ahmakların uyması için konur” bir İngiliz atasözü (rules are made for fools to obey.) İngilizler kadar kuralcı bir ulusun böyle bir atasözü olması şaşırtıcıdır. Muhtemelen bunu başkaları için mesela Türkler için söylemiş olabilirler. TBMM gündemine gelen vergi affı yasa teklifini görünce ilk kez bu sözün Türkler için söylenmiş olacağını düşündüm.
Bazı Kamu Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (teklifin tümü için bkz: http://www.tbmm.gov.tr/guncel_tasari_teklifler.htm) adı altında TBMM’ye sunulan yeni af yasası teklifinin esaslarını şöylece özetlememiz mümkün:
Maliye Bakanlığınca takip edilen vergiler ve sigorta primleri, sosyal güvenlik destek primleri ve sosyal güvenlik kapsamındaki diğer primler ile idari cezalar af kapsamına giriyor. Buna göre gelir vergisinden KDV’ye, kurumlar vergisinden ÖTV’ye, emlak vergisinden motorlu taşıtlar vergisine, trafik cezalarına kadar 30 Nisan 2014’e kadar ödenmemiş vergiler, primler ve cezalar af kapsamında bulunuyor.
Ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş olan vergi borçları için yasanın yayınlanmasından sonra 2 ay, sosyal güvenlik prim borçları için 4 ay içinde başvuruda bulunarak açtıkları davalardan vazgeçenlere için faiz ve ceza borçları silinecek. Bunların yerine TEFE/ÜFE enflasyon oranı esas alınarak yapılacak hesaplamayla yeniden bir ceza miktarı hesaplanacak. Borcun ilk taksiti yasanın çıkmasından sonraki ikinci aydan itibaren 1 ay içinde başlayacak ve başvuruya göre 18 takside kadar uzayabilecek. Taksitli ödemeler için katsayılar uygulanacak. Örneğin 6 taksit için 1,05, 18 taksit için 1,15’lik katsayılar uygulanacak. 120 TL’nin altındaki cezalar (sigara cezası hariç) silinecek. Yani örneğin 120 TL’nin altında trafik cezası alıp da ödemiş olanlar ödediğiyle kalacak, devleti hafife alıp ödememiş olanların parası yanında kalmış olacak.
Şirketler için kasa affı söz konusu. Kasasını tutturamayan şirketler yasa çıktıktan itibaren 3 ay içinde başvuru yaparak kasa açığını yüzde 3’ü oranında vergi ödeyerek düzeltebilecek.
Yasa teklifinde emlak vergisiyle ihtilaflı dosyalar konusunda bir karmaşa bulunmakla birlikte bu karmaşanın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda uyanıklar lehine giderileceği tahmin ediliyor.
Bu teklifin özeti şudur: Bir kez daha vergisini zamanında ödeyenler ya da zamanında ödemediği halde kendisine tebliğ edilen cezalarla birlikte ödeyenler enayi yerine konulmuş buna karşılık vergisini ödemeyenler ödüllendirilmiş oluyor.
Bu tür af yasaları çıkarılmasıyla vergilerin zamanında ödenmemesinin birkaç sonucu ortaya çıkıyor: (1) Zamanında ödeyenler ahmak yerine konulmuş, ödemeyenler uyanıklar sınıfına girmiş oluyor. Bu durumu gören vergisini zamanında ödeyenler de bir dahaki sefere vergi ödemek için eskisi kadar gönüllü olmuyorlar. Bu kısmı işin manevi yanını temsil ediyor. (2) Vergisini zamanında ödemeyenler devletin ya da hizmetlerini o kadar eksik yapmasına neden oluyorlar ve bu nedenle vergisini zamanında ödeyenlerin haklarına tecavüz etmiş oluyorlar. Bu kısmı işin hem maddi hem manevi yanını temsil ediyor. (3) Devlet bu alacakları zamanında tahsil edemediği için açığı kapatmak amacıyla borçlanmaya gidiyor ve tahsil edemediği vergiler yüzünden borçlandığı tutara faiz ödemek zorunda kalıyor. Sonra bu faizleri ödeyebilmek için vergileri arttırıyor ve aynı durum yeniden yaşanmaya başlıyor. Bu da işin maddi yanını temsil ediyor.
Kuşkusuz vergisini ödememek gibi bir seçeneği olmayan ücretli kesim yine topluca bu uygulamanın mağduru konumuna giriyor. Vergisini hem peşinen ödeyip hem de bu tür bir uyanıklık gösterme fırsatından yararlanamadığı için hem madden hem de manen zarar görmüş oluyor.
Siyasal iktidar, bir daha vergi affı çıkarılmayacağını, vergisini zamanında ödeyenlerin ahmak konumuna düşürülmeyeceğini defalarca ilan etmişti. Şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimine haftalar kala bu affı çıkararak popülizme dönmüş bulunuyor.
Ödeyenin ahmak, ödemeyenin uyanık sayıldığı bir ülke asla ve kesinlikle gelişmiş bir ekonomi olamaz. Bir yandan bu tür yasalar çıkarırken bir yandan ilk on ekonomi arasına girmeyi düşünmek hayalperestlikten başka bir şey değildir.
“Kurallar, ahmakların uyması için konur” sözünü bence biz Anayasamıza koyalım. Hem de ilk maddeler arasına.