Paranın Serüveninde Bitcoin Durağı
İstanbul Medipol Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aysel Gündoğdu, “(Bitcoin’in) Altın madeninin arzının düşmesi ile birlikte 22. yüzyılda altın ile yarışabilecek bir sistem olma potansiyeli var” dedi.
ABDULKADİR GÜNYOL – İstanbul Medipol Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aysel Gündoğdu, Bitcoin’in altın ile kıyaslanabilecek güven ve bilinirliğe sahip olmadığını belirterek, ‘Ama altın madeninin arzının düşmesi ile birlikte 22. yüzyılda altın ile yarışabilecek bir sistem olma potansiyeli var.’ diye konuştu.
ABD’de 2008 yılında patlak veren ve çok kısa bir süre içinde bütün dünyayı etkisi altına alan ekonomik krizle birlikte dünyada dolara alternatif para birimleri arayışları da arttı. Yaşanan büyük krizin ardından ortaya çıkan Bitcoin, paranın aslında ne olduğu sorunsalını da beraberinde getirerek, ülke para birimleri karşısında hızla değer kazanmaya başladı.
İstanbul Medipol Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Aysel Gündoğdu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, paranın biriktirme, değiştirme ve değerleme aracı olduğunu vurguladı. Paranın aslında ne olduğunu anlamak için paranın serüvenine bakmak gerektiğini belirten Gündoğdu, şunları söyledi:
‘En temel ihtiyaçlarını parasız karşılayabildiği ilkel dönemlerden sonra tüketebileceğinden fazlasını üretmeye başlayan insanoğlu paraya ihtiyaç duydu. Bu ihtiyacı bugünkü hali ile bildiğimiz paradan önce bazı mallarla karşılamaya başladı. Arpa, arpa suyu, buğday gibi tahıllarla başlayan bu süreç ticaretin gelişmesi ile yetmez oldu. Sonunda insan çeşitli madenler ile ticaret yapmaya başladı. Önce Lidya’nın standartlaştırılmış madeni parayı, sonra Çin’in kağıt parayı bulmasıyla dünya tarihinde para kavramı ve yaygınlığı giderek arttı. Dünyada nüfus arttıkça, uluslar genişledikçe bir standart geliştirilecek sistem nihayet altında bulundu. Bretton Woods anlaşması ise para altın standardına bağlandı. Şimdilerde ise dijital paradan bahsediyoruz.’
Kripto para hakkında da detaylar veren Gündoğdu, ‘Kripto para, aslında blokzincir sisteminin sadece bir parçası. Hane halkı tanınan ismi ile bitcoin olarak biliyor ama bu sadece bir tanesi. Binlercesi var. Bu paraların en bilinen özelliği herhangi bir otoriteye bağlı olmamaları. Aslında demokratik paralar olarak nitelendirilen kripto paraların arkasında bir merkez bankası ya da devlet yönetiminin olmaması insanların algısını hem olumlu hem olumsuz etkiliyor. Devletlerin bastığı paralar fiziki ve kaydi para olabiliyor, kripto paralar ise isminde para olmasına rağmen bir şifreleme tekniğinden ibaret.’ diye konuştu.
Kripto paraların henüz tam anlaşılamadığını belirten Gündoğdu, buna rağmen dünyada bu paralara en fazla talepte bulunan ülkelerden birinin Türkiye olduğunu söyledi. Gündoğdu, ‘Bunun altında ise kripto paraların hızlı yükseleceği beklentisi yatıyor. Bitcoin bir balon mu değil mi sorusuna cevap bulmaya çalışırken bu paraların değerinin hızlı dalgalandığını gördük. Bitcoin altın ile kıyaslanabilecek güven ve bilinirliğe sahip değil. Belki bu yüzyılda böyle olabilir ama altın madeninin arzının düşmesi ile birlikte 22. yüzyılda altın ile yarışabilecek bir sistem olma potansiyeli var.’ dedi.
Kripto paraya karşı dijital paralar
Henüz tüm dünya ülkelerinin gündeminde kripto paralar olmasa da özellikle gelişmiş ülkeler bu paralar ile ilgili düzenlemelerin hayata geçtiğine dikkati çeken Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘Bu paraların günlük hayatımızdaki yerine dair varlık olarak kabul edilip edilmeyeceği, vergilendirmesinin nasıl olacağı, miras kalıp kalmayacağı gibi pek çok soru işareti var. Kripto paralar yaygınlaştıkça bu soruların cevabı da netleşecektir. Gelişen teknoloji ve pandemi döneminden sonra insanların dijital ödeme yöntemlerine olan talebi hızla arttı. Hükümetler de bu talebin kontrol edemedikleri bir sistem olan kripto paralara kaymasını istemiyor. Bunun yerine kendi çıkarttıkları ve arzını kontrol edebildikleri dijital paralar gündeme geliyor. Bu dijital paralar ile kayıt dışı ekonomiyi azaltmak, dijitalleşme talebini karşılamak ve para konusunda otoriteye sahip olmak amaçlanıyor.’