Lehman Krizi Öncesi ve Sonrasi BİST100, Dow Jones ve MSCI Endeksleri Arasindaki Etkileşimin Seyri
Gerçekleştirdiğimiz istatistiki çalışmada borsaların zaman serileri kullanılmıştır. Çalışmamızın amacı Lehman krizi öncesi ve sonrası BİST 100, Dow Jones ve MSCI endeksleri arasındaki etkileşimin seyrini belirlemektir.
Lehman Brother’s şirketinin 2008 son çeyreğindeki batışı global finansal kriz açısından bir dönüm noktası olarak değerlendirilmiştir. Çalışmamızdaki temel hipotez Lehman krizi öncesi Türk ekonomisinin gelişmekte olan ülke ekonomilerine göre daha kırılgan bir yapıya sahip olduğu görüşüydü. Söz konusu hipotez, finansal piyasalarda BİST100’ün getirilerinin BİST 100 getirisinin bir gün gecikmeli getirisi ve Dow Jones Endeksi’nin bir gün gecikmeli getirileri ile modellenebilmesinin doğal bir sonucuydu. Türk ekonomisinin kırılgan yapısı, Türk finansal piyasalarına da yansımakta ve Borsa İstanbul, 2008 öncesi kendi dinamiklerine ek olarak sadece Amerika’dan gelecek haberlere odaklı hareket etmekteydi. Lehman’ın batışı sonrasında ise Türk ekonomisinin gelişmekte olan ve gelişmiş ülke ekonomilerine göre daha hızlı ekonomik büyümeler gerçekleştirmiş olması finansal piyasalara nasıl yansımaktaydı? BİST 100’ün getiri modellemesi bu durumdan nasıl etkilenmekteydi?
Çalışmadaki bir diğer hipotez, Lehman’ın batışı öncesi Amerikan borsalarının getiri modellemelerinin sadece kendi dinamiklerine göre gerçekleşeceği; Lehman’ın batışı sonrası ise gelişmekte olan ülke ekonomilerinin dünya ekonomisindeki ağırlıklarının kayda değer bir oranda artması ile bu durumun finansal piyasalara yansıyacağı ve Dow Jones’un getiri modellemesinde Lehman’ın batışı sonrasında gelişmekte olan ülke endekslerinin de getirilerinin yer alacağı yönündedir. Çalışmanın sonuçlarına göre Lehman’ın batışı öncesi bir gün getirileri ile modellenen Dow Jones getirileri, Lehman’ın batışı sonrası bir gün gecikmeli getirileri ve MSCI Endeksi’nin getirileri ile modellenmektedir. Bu durum Lehman’ın batışı sonrası Amerikan piyasalarının Çin’den gelecek enflasyon haberlerine duyarlılığının arttığının ve Dow Jones’un küresel kriz sonrasında dünyada tek büyük finansal barometre olmaktan çıktığı anlamına gelmektedir. Bu durumu FED’in faiz artırırken kendi borsaları dışında gelişmekte olan ülke borsalarını da düşünmek zorunda olmasının bir sebebi olarak görebiliriz. Zira FED’in bir şok dalgası ile artıracağı faizlerin gelişmekte olan borsaları vuracağı; sonrasında ise Amerikan borsalarına önemli zarar vereceği açıkca görülmektedir. Amerikan borsalarında süreklilik arz eden gerilemeler ekonomik büyümesini önemli oranda etkilemektedir. Ekonomik büyüme ve borsanın getirisi arasında korelasyonu en yüksek ülke Amerika’dır.
Çalışma öncesi hipotezlerde yer almayan ama çalışma sonuçlarında görülen bir diğer çıkarım ise 3 borsanın da (BIST 100, DOW, MSCI) günlük getirilerinin diğer tüm değişkenler sabit kalmak şartı ile bir gün önceki getirileri ile istatistiki olarak önemlilik derecesinde ters bir ilişki de yer almasıdır. Bu durum piyasalarda korku hakim olduğunda ya da korku haberlerinin yoğunlaştığı bir dönemin hemen sonrasında finansal piyasaların pozitif bir yükselişe geçtiği makale çalışmalarını desteklemektedir. Korku ortamının hakim olduğu bir ortamda yatırımcılar rasyonel çıkarımlarından vazgeçmekte ve daha duygusal davrandıkları için hisselerini satmaktadırlar. Ancak korku ortamı yatıştığında önceki durumda ulaşılan rasyonel çıkarımlar devreye girmekte ve borsalarda yükselişler görülmektedir.
Dr. Halil Arslan