Çarşamba günü, küresel ticaretin 25 trilyon dolarlık bir hacime, 18 trilyon metrik ton hammadde, ara mamul ve nihai ürünün kıtalar arası taşımacılığına ve lojistiğine ulaştığını belirtmiştik. Tüm taşımacılık modlarını dikkate aldığımızda, 11 trilyon metrik tonunu denizcilik endüstrisinin, 3,5 trilyon metrik tonunu havayolu endüstrisinin, 3,5 trilyon metrik tonunu ise karayolu ve demiryolunun üstlendiğini gözlemliyoruz. Bu ölçüde dev bir mal taşımacılığının ve lojistiğinin etkin yönetimi, tartışmasız lojistiğin temel prensiplerinin tam anlamıyla uygulanmasını gerektirir. Bu da, ‘7 Doğru’dan (7D/7R) geçiyor. Dünyanın her noktasına, o coğrafyadaki tüketicilerin tercihlerine yönelik doğru ürünü (1), doğru bir maliyet (2) ve fiyatla (3), ürünün kalitesini, değerini koruyacak doğru taşıma (4) ve doğru lojistik (5) imkanlarıyla, doğru koşullarda (6) ve doğru bir zamanlama (7) ile ulaştırma becerisinden söz ediyoruz.
Türkiye, dünyanın 215 ülkesi, ihracat pazarı ve noktasına her gün aralıksız bu başarıyı yakalamak adına, ihracat hacmini 250 milyar dolardan, 2030’da 300 milyar doların üzerine taşımak için var gücüyle çalışıyor. Bu nedenle, küresel tedarik ve ticaret sistemindeki iddiasını katlamak adına, taşımacılık ve lojistik alanıyla ilgili iddialı yatırımlarına ve kapasite arttırımı adımlarına aralıksız devam ediyor. Ülkemiz, kendi topraklarımızda mega altyapı ve üstyapı projeleri ile, deniz ve hava limanlarıyla, karayolu ve demiryolu lojistik merkezleri ile yetinmeyip, dünyanın her stratejik noktasında deniz ve havayolu limanları peşinde koşuyor. ABD, Çin gibi geniş coğrafyaya sahip ülkelerde, en uzak noktalara kadar ihracat pazarlama başarılarını imza atmak için, Türkiye Ticaret Merkezleri ve Türkiye Lojistik Merkezleri kuruyoruz.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!