Utku Altunöz – 31.05.2018
Değerli takipçilerim. Bugün Türkiye ekonomisi için odlukça önem arz eden dış ticaret rakamları açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2018 yılı Nisan ayında, 2017 yılının aynı ayına göre %7,8 artarak 13 milyar 869 milyon dolar, ithalat %15,6 artarak 20 milyar 554 milyon dolar olarak gerçekleşti. Nisan ayında dış ticaret açığı %35,6 artarak 6 milyar 685 milyon dolara yükseldi. Beklenti 6,70 milyar dolardı.
İhracatın ithalatı karşılama oranı 2017 Nisan ayında %72,3 iken, 2018 Nisan ayında %67,5’e geriledi. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2018 Nisan ayında bir önceki aya göre ihracat %4,4 azaldı, ithalat %1 arttı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2018 yılı Nisan ayında önceki yılın aynı ayına göre ihracat %7,1, ithalat %15,4 arttı.
Bu gibi durumlarda bakılması gereken gösterge ihracatın ithalatı karşılama oranıdır.
bir ülkenin dış ticaret açığını belirtmeye yarayan göstergelerden birisi olan bu kavram, ülkenin dışarıya sattığı malların ederinin, ithal malların değerinin ne kadarını ödeyebildiğini gösterir. Son açıklanan verilere göre
İhracatın ithalatı karşılama oranı 2017 Nisan ayında %72,3 iken, 2018 Nisan ayında %67,5’e geriledi. Yani Türkiye ekonomisi aleyhine bir sonuçla karşı karşıyayız.
Gelelim durumun neden ciddi olduğu konusuna;
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P Global Ratings, yayınladığı son “Yeni Kırılgan Beş” raporunda Türkiye yine yer aldı. S&P, “Kırılgan Beşli” olarak Türkiye, Arjantin, Pakistan, Mısır ve Katar’ı işaret etti. Türkiye Ekonomisinde 2013’den 2018 yılına kadar makroekonomik göstergelerde kayda değer bir iyileşme yaşanmaması ve bununla birlikte önemli oranda dış finansman ihtiyacı olması. 2018 yılı itibariyle
Türkiye’nin önümüzdeki 12 ay içinde çevirmesi gereken dış borç, 177 milyar doları aşıyor. Ülke ekonomisi, 225 milyar dolarlık kaynağa ihtiyaç duyuyor. Dış siyasal ilişkiler açısından sorunlu bir konumda bulunması borç verenler ve yatırım yapanlar nezdinde Türkiye’yi kırılgan bir ekonomi konumuna getiriyor. Bir ekonominin dış finansmana gereksinimi arttıkça kırılganlığı da artıyor, dış finansmana gereksinimi azaldıkça kırılganlığı da azalıyor.
Dış ticaret açığı ve cari açık, bilhassa ödemeler dengesi krizlerinde oldukça önem verilmesi gereken göstergelerdir. Bu bağlamda turizm gelirlerini ve ihracatı arttırıcı politikalar üretmenin oldukça öncelikli ekonomik meselelerimizden biri olduğunu belirtmek isterim…