Milenyumun hemen başında izlediğim Lars von Trier imzalı müzikal drama filmi “Karanlıkta Dans” filmi beni çok etkilemiş ve hayat yolculuğumu şekillendirirken bende derin izler bırakmıştı. Bol ödüllü bu filmde İzlandalı şarkıcı Björk görme engelli bir kadın olarak oğlunun geleceği için çalışırken trafik olaylarla karşılaşıyordu.
Yıllar sonra İstanbul Gayrettepe Metro İstasyonu’nda “Karanlıkta Diyalog” sergisi ile daha da sarsıldım. Hiç “görmediğim bir dünyanın” kapılarını aralayan bu deneyimle, görme engellilerin dünyasını anlamaya biraz daha yaklaştığımı hissettim.
Uluslararası Körlüğü Önleme Ajansı (International Agency for the Prevention of Blindness) verilerine göre 2020 yılında 1.1 milyar olan görme problemi olan kişi sayısının 2050 yılında 1.7 milyara ulaşacağı öng örülüyor. 2020 yılında 43 milyonu tamamen kör, 295 milyonu ise orta ve ileri görme engelli olan kişi sayısının da 2050 yılında 61 milyon kör ve 474 milyon görme engelliye çıkacağı tahmin ediliyor. Artan kentleşme ve eğitim, daha hareketsiz ve kapalı yaşam tarzları, daha az besleyici gıdalar ve bunun sonucunda ortaya çıkan obezite bu dramatik artışa katkıda bulunuyor.
Bu istatistiklere karşı umut verici çalışmalar da var. Gelişen teknoloji ile birlikte bu alanda yapılan inovasyonları, yakından ile takip ediyorum. Özellikle yapay zekânın hızlı yükselişi bu alandaki çalışmalara da yansıdı. Global ölçekte etki bırakan bu kıymetli çalışmalardan biri de Türkiye’den çıktı.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!