Aydın Eroğlu – 13.08.2018
ABD ile kılıçlar çekilmiş durumda. Kaptana kızıp gemi yakılmaz. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz. İktidarın 2002’den bu yana özellikle ABD odaklı FETÖ terör örgütünün ülke içinde her alanda yapılanmasının asıl amacını görmeyip, devlet içinde ordu ve yargı dahil her alanda çok hızlı yapılanmasını yıllarca seyretmesi bugünlere gelmemizde en büyük hatalardan birisidir. Kaldı ki, zaten Sayın başkan da bizzat kendisi ”kandırıldık” diyerek bunu ifade etmişti.
Bunlara Ortadoğu’daki diğer bir çok gelişmeyi, Libya’nın parçalanmasını, Irak’taki komploları, Suriye’nin düzmece bir İSID örgütü kurularak, sonra da ülkeyi kurtarmaya gidiyoruz diye parçalanmasını, Büyük Ortadoğu Projesi ile aslında amacın bizi kullanarak bölge ülkelerinin parçalanmasını hızlandırmak olduğunu çok geç gördüler. Kaldı ki, tüm bunlarda ABD’nin bizi kandırmış olduğunu da sayın Başkan Erdoğan sonradan bir çok kez kabul etti.
2005 sonrasında Balyoz ve Ergenekon ile başlayan süreçte bir çok ordu mensubu, FETÖ’cü hain emniyet ve yargı mensuplarının kumpas raporları ve ifadeleri, düzmeye mahkeme kararları ile ordudan uzaklaştırılmış, ama bu yargılamaları yapan hain savcılar ise zırhlı araçlarla korumaya alınmıştı. Sonra bu yanlışlar da görüldü. Geçen hafta bahsettiğim süreçte ordudan uzaklaştırılmış bir çok muazzaf subay terfi ile yeni görevlerine atanarak yeniden orduda görevlendirildiler. Demek ki ordunun tarumar edilmesine neden olan hatalar da görülmüş oldu.
Aynı dönem benzer kumpas ifadeler ile devletin kriptolu odasına girilmiş, gerekli izin de en tepe siyasilerimizden alınarak bu iş yapılmıştı. Tabii sonra anladık ki, tüm bunlar gizli devlet bilgilerinin, terör örgütlerinin içinde devleti adına hayatını riske eden ajanlarımızın deşifre edilmesi için kullanılmış. Umarım bir ara da buna neden olanların cezalarını veririz.
Kaptana Kızıp Gemi Yakılmaz!
Neyse, bu hataları say say bitmez. Şimdi konumuz bu değil. Konumuz, 100 yıl evvel ABD başta, diğer bazı batılı ülkelerin Türkiye’yi yine aynı amaç ile parçalayıp, İran-Irak-Türkiye-Suriye üzerinde büyük bir Kürdistan kurmak emelini daha o zaman farkedip, bunu Kurtuluş Savaşı ile bozan Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi, tekrarlanan bu oyunu bozmak olmalı.
Tek Sorun Rahip Brunson Değil! başlıklı yazımda da yazmıştım. Ajanlık yapan Brunson sadece bir mazeret. ABD açık bir şekilde bir an önce Türkiye’yi karıştırmak ve parçalamak istiyor. Çünkü yıllardır yaptığı kumpasların nihayet asıl amacı siyasi yönetenlerimiz tarafından da görüldü. Suriye ve Irak sınırlarımızda bu amaçla terör örgütü PKK’nın ismi YPG, PYD artık her ne ise kurmak istedikleri kantonlar bir bir bozuluyor. ABD foyası net bir şekilde ortaya çıkınca, artık gemi azıya alıp, her taraftan üstümüze geliyor. Zaten bu nedenle de rahip için ev hapsi kararı çıkmasına rağmen, bakanlarımız için yaptırım kararı açıkladılar. Amaç uzlaşmak değil, bir an önce Türkiye’yi çökertmek. Eğer Türkiye ev hapsi sonrası rahibi serbest bırakmaya kalkarsa, oyunları bozulmasın diye bu yaptırımları açıkladılar. Hangi devlet bu yaptırımlar sonrası hemen tamam bıraktım papazınızı derdi ki.
Neyse, uzun zamandır söylüyorum ABD sistemli bir şekilde etap etap üstümüze geliyor. Bu nedenle ben bu işin sonraki adımı olarak Halkbank ile ilgili bir yaptırımın çıkmasına hiç şaşırmam. Türkiye’nin kabul etmeyeceği bir ceza açıklayacaklar. Sonra da ödemezsen swift sistemenini kullanamazsın, uluslar arası fonları da alamazsınız baskılarını devreye sokacaklar görüşündeyim.
Tüm bunların nedeni finansal ve sonrasında ekonomik panik ve kriz başlatıp, halkı sokağa dökmek ve iktidarı indirmek. Türkiye’de mevcut ortamda bu mümkün değil. Bunu hiç bir şekilde hele ki bu yöntemle başaramazlar. Başaramayacaklar da. Ellerinde bu ortamda kullanacakları bir medya gücü de yok artık.
Benim yıllardır yanlış yapılan bir çok konuda eleştirilerimi görüyorsunuz. Ama sözde müttefiklik adı altında ABD’nin 1990 Körfez krizinde Çekiç Güç ile birlikte, yaptıkları çok açık bir şekilde belli. Ülkemizi parçalamak istiyor. Bu kumpas karşısında herkes tek yürek olup öncelikle bu sorunu savuşturmalıyız. Sonra bu günlere gelmemizdeki hataları ve hata yapanları ayrıca tartışırız.
Israrla yazıyorum Türkiye çok güçlü bir ülkedir. Bankalarımız da güçlüdür. Ama dünyanın en güçlü bankası bile olsa, eğer bir para çekme furyası, paniği yaşanırsa buna hiç bir banka dayanamaz. Çünkü bankalar topladıkları mevduatları kredi olarak kullandırırlar. Kredilerin vadeleri nedeniyle büyük kısmına hadi getir paramı geri ver diyemezler. Ama mevduat sahibi, faizinden vazgeçtim ver benim paramı geri diyebilir. Kısacası mevduat sahipleri panik ile bankadan parasını çekmeye kalkarsa, bu durum en güçlü bankayı bile sıkıntıya sokar. Hatta batırır. Demirbank’ta zamanında benzer bir durum yaşanmıştı. Ancak, TCMB sabah böyle bir panik ortamının tedbirlerini aldı. Bankalara TL likidite ihtiyacı halinde sınırsız destek vereceğini açıkladı.
Dik Durun!
Dik durun panik yapmayın. Artık kurlarda nereleri göreceksek göreceğiz. Devlet işçisinin, emeklisinin, memurunun parasını her zaman öder. Aksi yorumlara inanmayın. Devletin para baska imkanı vardır. Ama buna bile gerek kalmadan devlet TL ödemelerini rahatlıkla yapar. Sorun döviz cinsi borçlardadır. Onda da tüm döviz borçlarının vadesi aynı değil. Ama sonuçta 460 Milyar Dolar cari açığımıza bu sene 50 Milyar Dolar civarında bir açık daha ekliyoruz.
Bu borçların da vadesi çok kısa. Bir yıl içinde 240 Milyar Dolar’lık kısmının fonlanma ihtiyacı var. ABD’nin niyeti artık belli. Bu nedenle bir an önce bu sorunu aşmak için dış hamleler yapmalıyız. Özellikle İngiltere’nin tutumu çok önemli benim için. Çünkü dünya üzerinde ABD ile bir güç kayması yaşanıyor. Eğer İngiltere ve bir de Almanya yanımızda durursa, AB’nin her türlü desteğini alırız.
Yok bu destekler gelmezse, o zaman ülke olarak NATO dahil, batı blokundan çıkmayı bile tartışmaya başlayabiliriz. Keşke de çıkıp, Rusya, Çin, Hindistan, İran falan diğer bloka dahil olsak. Çünkü 100 yıldır başımıza ne geliyorsa, gördüğünüz gibi batı blokunda sözde müttefikimiz olan ülkelerden geliyor. Bu amaçlarından kolay vazgeçmeyeceklerine göre, gerekirse biz de kendimizi karşı blokun içine dahil etmeliyiz. Yani eksen kayması değil, ama blok değişimi yapmayı ciddi düşünmeliyiz. AB ülkelerinden yanımızda duran olmazsa, bu tiyatroyu daha fazla izlememeliyiz.
Zor Bir Hafta Başlıyor!
Duyuru panelimizde BDDK ve TCMB hamlelerini paylaşmıştım. TCMB bu sefer doğru kararlar aldı. Ama bunlar şimdilik yetse bile, eğer halkbank ile ilgili bir yaptırım çıkacak olursa, yetmeyebilir. O nedenle gelişmelere göre dövizde büyük bir aralıkta oynamalar görebiliriz. Benim için ülkem önce gelir. Satar mısınız bilmem ama, döviz alım kararlarınız ülkeye ve dolayısı ile devamında sizlere de zarar verecektir. Lütfen döviz alacağınıza, orta-uzun vadeyi göze alarak hisseleri alınız. Bu günleri öyle ya da böyle aşacağımıza emin olun. Sonrasında BİST ve hisse senetleri yaşanan kayıpları sizlere fazlası ile telafi ettirecektir. Ama bu durum bugünden yarına ancak ABD ile uzlaşma yaşanırsa, olur. Yoksa biraz süreç alacağı belli.
Tabii Trump da ABD içinde bu yaptıklarından dolayı ne kadar rahat davranacak göreceğiz. Sonuçta ABD de bu sürecin devamında kendi aleyhine döneceğini görecek olursa, kendi içinde Trump’ı sorgulamaya başlayabilir.
Yeter ki, yaşananlar Rusya ve ABD arasında ”Al Türkiye’yi ver İran’ı” anlaşmasının senaryoları olmasın!! Eğer öyle bir durum varsa ki, ne demek istediğimle ilgili yakında bir yazı yazacağım. Bu çok daha sıkıntılı bir dünya sürecine gireceğiz demek olur.
Bu ortamda hisseler ve BİST ile ilgili doğru bir şey söylemek zor olur. Hissede olanlar … devamı için TIKLAYINIZ!
Hepinize sonu iyi bitecek iyi bir hafta diliyorum.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_