Kovid-19′ küresel virüs salgınına kadar, dünya ekonomisinin önde gelen ekonomileri arasında küresel rekabet ağırlıklı olarak ‘ekonomik zemin’de yürüyen bir süreç olarak takdim ediliyordu; ya da bu yönde bir algıyla öne çıkarılıyordu. Ancak, küresel virüs salgını, gerçekleşme ihtimali düşük bir risk iken tüm dünyayı sarstığında, küresel rekabetin üzerindeki ‘ekonomi’ ağırlıklı görüntü, ‘yaldız’ döküldü. Bir anda, küresel ticari rekabetin kıtalara sirayet etmiş ‘jeopolitik’ yönünü daha kolay görür hale geldik. Rusya-Ukrayna Savaşı ve Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler ise ‘jeopolitik çatışmalar’ın küresel rekabet üzerindeki etkisinin katlanmasına sebep oldu.
Bugün, küresel iklim krizine bağlı olarak yeşil dönüşümü ve enerji geçişini konuşuyoruz. 21. Yüzyıl’ın yükselen kıtası Afrika’nın kalkınmasını tartışıyoruz. Dünya vatandaşlarının günlük hayatlarını ve iş yaşamlarını derinden etkileyen ‘süpersonik dijitalleşme’yi konuşuyoruz. Ancak, bu başlıkların hemen ardında, küresel güç merkezleri arasında derinleşen ‘jeopolitik gerginlikler’ artık daha fazla öne çıkıyor, daha fazla göze batıyor. Bir yönüyle, önde gelen ülkeler artık bir realite olan ‘jeopolitik gerginlikler’i saklama ihtiyacı duymuyorlar. Hatta, tersine söz konusu jeopolitik gerginlikleri nedenselleştirerek, hatta kimi zaman ‘istismar’ ederek Kuzey Yarıküre’de veya Güney Yarıküre’de, Atlantik ve Pasifik’te yeni ittifaklar oluşturmayı, ekonomik, siyasi ve askeri yeni işbirliklerini derinleştirmeyi hızlandırmış durumdalar.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ!