Mahfi Eğilmez – 20.11.2014
Japonya iki çeyrek üst üste reel olarak küçülüyor ve aynı zamanda enflasyon olgusu yaşıyor. Bu durumda Japonya’nın içinde bulunduğu ekonomik kriz nedir? Japonya’nın bugün içinde olduğu ekonomik durumu teşhis edebilmek için önce Japonya’da son bir yılda neler olduğunu özetleyelim.
Japonya’da Abe Eylül 2012’de Başbakanlığa geldikten sonra üç ayaklı bir ekonomi programı açıkladı: Genişleyici para politikası, genişleyici maliye politikası ve yapısal reformlar. Uzun yıllardır durgunluk içinde bulunan Japonya yine uzunca bir süredir zaten gevşek maliye politikası uyguluyordu. Bütçe açıkları yüzde 8’lere varmıştı ve bunun yarattığı kamu kesimi borç yükü de (kamu kesimi borç stoku / GSYH) dünya rekoru olan yüzde 250’lere ulaşmıştı. Abe, gevşek maliye politikasına parasal genişleme ve yapısal reformları ekleyerek ekonomiyi içine düştüğü sıkıntıdan çıkarmayı planlayarak işe başladı. Enflasyonu yüzde 2’ye çıkarmayı hedeflerinin arasına koydu ve Japon Merkez Bankası’nı bu hedefe yönlendirdi. Japonya bir yandan kamu harcamalarını artırmaya devam ederken Merkez Bankası da tahvil alarak piyasaya para sürmeye başladı. Bütçe açıklarının çift haneyi zorladığı kamu borç yükünün GSYH’nın 2,5 katını aştığı bir ortamda bu yılın ilk çeyreğinde büyüme önceki çeyreğe göre yüzde 1,6 çıkınca ekonomide bir toparlanma başladığına kanaat getiren Abe, büyük açıkları kapatmaya başlamak için zamanın geldiği izlenimine kapıldı ve satış vergisinin oranını artırdı. Bu hamlenin ardından ekonomi ikinci ve üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre sırasıyla yüzde 1,9 ve 0,4 oranlarında küçüldü. Böylece Japonya, büyümenin büyüsüne erken kapılmanın faturasını ödedi.
Bugün itibariyle Japonya iki çeyrek üst üste ekonomik küçülme yaşamış yani teknik anlamda resesyona girmiş ve uzun bir süreden sonra da enflasyonu yüzde 3,2’ye getirmiş durumda bulunuyor. Uygulanan gevşek maliye ve para politikaları ekonomiyi büyüme rayına oturtamadığı gibi hedeflenen enflasyonun (% 2) üzerine çıkarmış bulunuyor.
2014 yılına gelinceye kadar Japonya uzun yıllar, bazen deflasyonun bazen büyümenin ama çoğu zaman sıfıra yakın düşük büyüme ve düşük enflasyonun egemen olduğu bir görünüm içindeydi. Buna durgunluk demek mümkün. Büyümede geçmişte yaşanan kıpırdanmalar kamu kesiminin bütçe açıkları vererek yaptığı harcamalara dayanıyordu. Bugün Japonya eksi büyümeye karşılık yüzde 3’ün üzerinde bir enflasyonun olduğu bir görünüm sergiliyor.
Şimdi konuyla ilgili kavramları bir kez daha hatırlayalım.
Enflasyon; fiyatlar genel düzeyinde ortaya çıkan sürekli artış demektir. Bir veya birkaç malın fiyatının sürekli artış göstermesi, ya da bütün malların bir defa artış göstermesi enflasyon değildir. Enflasyonun bir ekonomik kriz olarak adlandırılması için yüzde 2 – 3 aralığını geçmiş ve yükselen bir sürece girmiş olması gerekiyor. Örneğin yüzde 4 düzeyinde duran ve yükselmeyen bir enflasyon oranı orta – yüksek enflasyon kategorisinde sayılsa bile bir kriz durumuna işaret etmiyor.
Resesyon; ekonomide küçülme halidir. Bununla birlikte ekonomide bir çeyreklik dönemde yaşanacak bir küçülme hali resesyon olarak tanımlanmamaktadır. Eğer bir ekonomide üst üste iki çeyrek GSYH küçülmesi yaşanmışsa o ekonomide resesyon söz konusu demektir. Bu durumda mutlaka enflasyonun bulunması gerekmez. Yani resesyonda enflasyon yüksek olabileceği gibi sıfır veya sıfıra yakın olabilir ya da deflasyon hali de mevcut olabilir.
Resesyonun enflasyonla birlikte olduğu durumu resesyonun enflasyonsuz halinden ayırabilmek için slumpflasyon deyimini kullanıyoruz. Slumpflasyon; bir ekonomide enflasyon olgusu yaşanırken ekonomi reel olarak küçülüyorsa o ekonomide slumpflasyon hali var demektir.
Bunu sayısal bir örnekle açıklayayım. Yalnızca ekmek üreten bir ekonomi düşünelim. Bu ekonomide t yılında 100 ekmek üretilmiş ve adedi 1 TL’den satılmış olsun. Bu durumda bu ekonominin GSYH’sı (100 x 1=) 100 TL’dir. t+1 yılının başında ekmek fabrikalarından birisinin üretimden çekildiğini ve üretilen ekmek miktarının 95 adede düştüğünü varsayalım. İilk üç ayda ekmek fiyatının 1 TL olmaya devam ettiğini ikinci üç ayda 1,05 TL’ye, üçüncü üç ayda 1,10 TL’ye ve son üç ayda da 1,15 TL’ye yükseldiğini varsayalım. Bu durumda t+1 yılında ortalama ekmek fiyatı (1 + 1,05 + 1,10 + 1,15) / 4 =) 1,9075 TL olarak bulunur. Bunu 95 adet ekmek ile çarparsak GSYH’yı 102,1 TL olarak hesaplamış oluruz. Görünüşte (nominal olarak) GSYH artmış görünse de reel olarak küçülmüştür. Çünkü bu ekonomi, t yılında 100 adet ekmek üretmişken t+1 yılında 95 adet ekmek üretebilmiştir. Demek ki ekonomi reel olarak yüzde 5 küçülmüştür. Buna karşılık t yılının sonunda 1 TL olan ekmek t+1 yılının sonunda 1,15 TL’ye yükselmiş yani enflasyon bir yılda ötekine yüzde 15 artmıştır.
Japonya yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde reel küçülme yaşadı. Üçüncü çeyrekteki küçülme yıllıklandırılmış bazda yüzde 1,6 olarak açıklandı. Japonya’nın enflasyon oranı da (yine yıllık bazda bakıldığında) yüzde 3,2. Yani Japon ekonomisi hem reel olarak küçülüyor hem de enflasyon olgusuyla karşı karşıya bulunuyor. Bu durum yukarıdaki tanımladığımız slumpflasyon tanımına uyuyor.
Not: Enflasyon, resesyon vb kavramların ayrıntıları için bu blogda yayınlanmış şu yazıma bakılabilir:
http://www.mahfiegilmez.com/2012/11/ekonomik-krizleri-anlama-rehberi_15.html