Mahfi Eğilmez – 24.02.2017
Tanımlar, Sayılar ve Oranlar
İstihdam anketinin uygulandığı gün ve önceki hafta içinde kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak hiç bir işte çalışmamış kişilerden son 4 hafta içinde iş arama kanallarını kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda bulunan 15 ve daha yukarı yaştaki kişiler işsiz sayılıyor. 2014 yılı öncesinde iş arama kriterinde referans dönemi olarak “son 4 hafta” yerine “son 3 ay” kullanılmaktaydı. Ayrıca, üç ay içinde başlayabileceği bir iş bulmuş ya da kendi işini kurmuş ancak işe başlamak ya da işbaşı yapmak için çeşitli eksikliklerini tamamlamak amacıyla bekleyenler de işsiz nüfus kapsamında sayılıyor. İşsiz sayısının toplam işgücüne bölünmesiyle işsizlik oranı bulunuyor. Buna literatürde resmi işsizlik oranı deniyor.
Kasım 2016 sonuçlarına göre resmi olarak işsiz kabul edilenlerin sayısı 3.715 bin ve işsizlik oranı da yüzde 12,1.
Bu işsizlerin dışında bir de iş aramayıp da çalışmaya hazır olduğunu beyan edenler var. Çeşitli nedenlerle bir iş aramayan, ancak 2 hafta içinde işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten bu ikinci gruptakiler iki alt kategoride toplanıyor: (1) Daha önce iş aradığı halde bulamayan veya kendi niteliklerine uygun bir iş bulabileceğine inanmadığı için iş aramayan ancak işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirtenler. (2) Mevsimlik çalışma, ev kadını olma, öğrencilik, irat sahibi olma, emeklilik ve çalışamaz halde olma gibi nedenlerle iş aramayıp ancak işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirtenler.
Kasım 2016 tarihi itibariyle 2.286 bin kişinin iş aramadığı halde çalışmaya hazır olduğunu görüyoruz. Bir başka ifadeyle aslında işsiz olan bu 2.286 bin kişi iş aramıyor göründüğü için işsizler arasında yer almıyor.
Bu durumda Kasım 2016 itibariyle işsizlerin sayısı (3.715 bin + 2.286 bin =) 6.001 bine yükseliyor. Buna göre gerçek işsizlik oranı yüzde da 19,5 olarak çıkıyor [Gerçek İşsizlik Oranı = (6.001 bin / 30.781 bin) x 100 = 19,5].
İstihdamı Artırmaya Yönelik Önlemler
İşsizlik oranı yükseldikçe devletin en üst yetkililerinden gelen “her işverenin yeni işçi alması” yolundaki çağrılar arttı. Buna ek olarak hükümet, 2016 yılı sonundaki işçi sayısına ek olarak alınacak her işçi için, asgari ücretin üzerindeki vergi, sigorta primi vb gibi yüklerin bir yıl süreyle işsizlik sigortası fonundan ödeneceğini açıklayarak istihdam artışını ya da bir başka ifadeyle işsizlikle mücadeleyi destekleyeceğini ilan etti. Bu yollarla işsizliğin düşürülmesi hedefleniyor.
Hipotez: Önlemler İstihdamdan Çok İşsizliği Artırabilir
Bu çağrılar ve sunulan maddi destekler işverenlerin istihdamı artırmasına ve dolayısıyla işsizliğin azalmasına muhtemelen katkı yapacaktır. Fakat kanımca bu önlemler işsizliğin artmasına daha fazla katkı yapacak. Bu çelişkili durumun nasıl ortaya çıktığını açıklamaya çalışayım.
Sayıları ve oranları bir kez daha hatırlatayım: Resmi işsiz sayısı 3.725 bin ve resmi işsizlik oranı yüzde 12,1. Bunlara ek olarak işsizler kategorisinde yer almayan ama iş bulursa çalışmaya hazır olduğunu beyan eden 2.286 bin kişi var. Devlet, işverenleri yeni işçi almaya teşvik edince iş aramayan ama iş bulursa çalışmaya hazır olduğunu beyan eden bu 2.286 bin kişinin en azından bir bölümünün iş imkânlarının açıldığını düşünerek iş başvurusunda bulunacağını ve dolayısıyla bu kategoriden çıkarak işsizler kategorisine gireceğini düşünüyorum. Eğer bu hipotezim gerçekleşirse istihdam çağrıları bir yandan işsizlerin sayısının azalmasına bir yandan da artmasına yol açacaktır. Hangisinin daha baskın bir etki yaratacağını zaman ve gelişmeler gösterecek.
Hipotezin Test Edilmesi
Bu hipotezimin doğruluğunu test edebilmek için elimizde istihdam artırıcı çağrıların ve önlemlerin açıklanmaya başladığı Ocak ve Şubat 2017 verilerinin olması gerekiyor. Ne yazık ki eldeki en yeni veri Kasım 2016’ya ait. O nedenle bu hipotezimizi test edip de doğru olup olmadığını görebilmemiz için bu verilerin yayınlanmasını bekleyeceğiz.