200 Civarında Patent Başvurumuz Var, Tescillerimiz de Gelmeye Başladı
İstanbul Medipol Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) Yöneticisi Dr. Öğretim Üyesi İlker Köse, “100’den fazla sanayi sözleşmemiz var. 200 civarında patent başvurumuz var. Tescillerimiz de gelmeye başladı dedi. 550 kadar proje başvurumuz, 130 kadar devam eden kabul edilmiş bilimsel araştırma projemiz var. Bilimsel araştırmada tüm Türkiye’de Ar-Ge’ye en çok para harcayan 4. üniversiteyiz.” dedi.
Köse, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TTO’ların; üniversitelerde üretilen bilgi ve teknolojinin üniversite dışına, sanayiye, kamu kurumlarına transfer edilmesini sağlayan ara birimler olduğunu, bu yönüyle hem ülke hem de üniversiteler için nihai maksadı yerine getirme adına “hayati kurumlar” niteliğini taşıdığını söyledi.
Köse, şunları kaydetti:
“Transfer ofislerinin transfer ettiği şeyler nelerdir’ diye baktığımızda bir dönüşüm ağı karşımıza çıkıyor. Ülkemizin kaynakları, milli gelirimiz, üniversitelere verilen bütçeler, TÜBİTAK’ın verdiği araştırma bütçeleri ya da kalkınma ajanslarının verdiği fonlar… Bunların hepsi altyapı kurulması gibi, birtakım araştırma projelerinin yapılması gibi işler için harcanıyor. Bu paraların harcanması ile ortaya çıkan bilimsel araştırmalar ise bilgiye dönüşüyor. Bu bilgi makale olarak dergilerde yayımlanabilir. Ama bu ticari değeri olan bir bilgi ise o zaman patentle koruma altına alınmalıdır. Bu patent dışarıya satılır, yani lisanslanır. Böylece para bilgiye dönüşür. Bilgi, patente ve buluşa dönüştüğünde buluş da tekrar paraya dönüşür. Bu döngüyü sağlarsak sürdürülebilir bir üniversite sistemi sağlamış oluyoruz. Bu döngüyü sağlayabilen ülkeler, kendi teknolojisini üreten ülkeler, sanayisine transfer eden, üretilen ürünleri yurt içi ve dışına satarak da katma değerli mal üreten ve teknolojik gelir elde eden ülkeler sınıfına giriyor. Bu nedenle TTO’lar, hem üniversitelerin verimliliğini hem de ülkenin katma değerli teknoloji üretimini destekleyen birimlerdir.”
“Çok iyi bilimsel araştırma altyapımız var”
Dr. Öğretim Üyesi İlker Köse, TTO’nun, Medipol Üniversitesi henüz 5 yaşındayken 2014 yılında kurulduğunu hatırlatarak, Medipol’ün, en genç üniversitelerden biri olduğunu belirtti.
5,5 yıldır faal durumda olduklarını, bütün alt ofislerini bu süre içerisinde oluşturduklarını anlatan Köse, “Hocalarımızın önce o bilgiyi üretmeleri için proje destek ofisimizle destek oluyoruz. Ürettikleri bilgide ticari bir değer varsa patent ofisimizle buluşlarını alıyoruz. Hocalarımızın bilgilerini sanayiye aktarmak için üniversite-sanayi iş birliği ofisimizle yardımcı oluyoruz. 100’den fazla sanayi sözleşmemiz var. 200 civarında patent başvurumuz var. Tescillerimiz de gelmeye başladı. 550 kadar proje başvurumuz, 130 kadar devam eden kabul edilmiş bilimsel araştırma projemiz var. Bilimsel araştırmada tüm Türkiye’de Ar-Ge’ye en çok para harcayan 4. üniversiteyiz. Çok iyi bilimsel araştırma altyapımız var.” şeklinde konuştu.
“Başarılı bir ilaç üretimimiz oldu”
Kovid-19 pandemisi sürecinde yaptıkları çalışmalara değinen Köse, pandeminin herkes için bir “stres testi” olduğunu söyledi. Pandeminin TÜBİTAK, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) gibi kurumların reflekslerinin ne kadar hızlı olduğunu tecrübe etme fırsatı verdiğini belirten Köse, pandemi dönemi çalışmalarına ilişkin şu bilgileri verdi:
“Hepimiz el birliğiyle o günkü koşullarda ne yapabiliyorsak onu yapmaya çalıştık. En acil ihtiyaç siperlikti. Maskeler üniversitelerde olsa bile ayrıca bir koruyucu ekipman eksikliği vardı. Bunun için Türkiye’de üç boyutlu yazıcısı olan herkes gibi biz de girişimcilik merkezinde yazıcı parkını bu işe tahsis ettik. Vardiyalı bir şekilde hafta sonları da dahil binlerce maske bastık ve dağıttık. Sadece kendi hastanelerimize değil, Anadolu’da da ücretsiz bir şekilde 20’den fazla hastaneye siperlik gönderdik.
Bir yandan da bilimsel araştırmalara çok odaklandık. Kovid-19 ile ilgili yapılan ilaç üretim çalışmalarına üniversite-sanayi iş birliği çalışmaları içerisinde dahil olduk. Başarılı bir ilaç üretimimiz oldu. Bunun diğer ilaçlardan farkı, ilk aşamadan itibaren bilgisayar ortamındaki tasarımından bütün sentez aşamalarına kadar yurt içinde yaparak gerçekleştirmemiz. Bunun alternatifi, ham maddesini yurt dışında yapmaktır. Ham maddesini de içeride üreteceğimiz, dolayısıyla bir başka kriz anında başkasına ihtiyaç duymadan üreteceğimiz bir hale getirdik.”
Ofis bünyesinde genç girişimcilere destek sağladıklarını aktaran Köse, Türkiye’de genç girişimcilere özel bir önem verildiğini söyledi.
Akademisyenlerinin de girişimleri olabildiğini belirten Köse, “Merkezimizde girişimcilerimizin, girişimlerinin prototiplerini yapmaya imkan sağlayacak laboratuvarlar sağlıyoruz. Sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik laboratuvarlarımız var. Üç boyutlu yazıcılarımız var. Elektromekanik laboratuvarımız var. Buralarda geliştirecekleri prototiplerle ürünlerinin ön çalışmasını yapabiliyorlar. TÜBİTAK ve benzeri fonlara bizim yardımımızla başvurabiliyorlar. Fon alırlarsa gerçekleşme çalışmasını burada yapabiliyorlar. Daha sonraki alacakları yatırımlar için de melek yatırımcılar ve diğer risk sermaye gruplarından yatırım getirme için kendilerine yardımcı oluyoruz. Gerekli ise yurt dışında bir şube açmak girişimi, oraya taşımak ya da dış pazarlara satış yapmak gibi konularda da yardımcı oluyoruz.” şeklinde konuştu.
“Teknofest, üniversite ve lise öğrencilerine dinamizm getirdi”
İstanbul Medipol Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) Yöneticisi Dr. Öğretim Üyesi Köse, Teknofest’in, üniversite ve lise öğrencilerine dinamizm getirdiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Bu yıl geçen yıl olduğu gibi öğrencilerimiz yoğun bir şekilde hazırlık yapıyor. Bu yıl drone yarışmalarında elemeleri geçen öğrencilerimiz var. Sabit ve döner kanatlı droneler hazırladılar. Girişimciler için bahsettiğim altyapımızı onlara da sunuyoruz. Sadece Teknofest değil, benzer bütün yarışmalarda öğrencilerimiz, giderleri üniversiteden karşılanmak üzere bu imkanlardan yaralanabiliyor. Geriye kalan şey ise çalışmak. Bu nesilden ümitliyiz.”
Devletin, bilimsel araştırmalara verdiği desteğe dikkati çeken Köse, TÜBİTAK ve TÜSEB gibi kurumların sağlık ve sağlık dışı konularda hem bilimsel araştırma hem girişimcilik hem de Ar-Ge gibi konularda çok güzel destekleri olduğunu anlattı.
Sadece TÜBİTAK’ın 50’den fazla destek programı olduğunu belirten Köse, “Burada bize düşen çalışmak.” ifadesini kullandı.
Türkiye’de Ar-Ge’ye harcanan paranın OECD ortalamasının çok altında olduğunu aktaran Köse, “Fakat Ar-Ge’ye ayrılan parayı artırma hızında çok iyiyiz. Gelişmiş ülkeler bizim birkaç tur önümüzde olsa da onları yakalamak için çok hızlı koşuyoruz. Kısıtlı kaynak ve kısıtlı imkanla ancak çok çalışarak onları yakalayabiliriz.” diye konuştu.