Mahfi Eğilmez – 01.12.2014
Hangi meslekte olursanız olun, hangi dalda eğitim görüyor olursanız olun mutlaka yabancı dil öğrenmeye çalışın. Eğer öğrendiğiniz yabancı dil İngilizce dışında bir dil ise İngilizceyi de mutlaka öğrenmeye çalışın. Yabancı dilde eğitim yapan okullarda okuyanların bu konuda ciddi avantajı var tabii.
Ben yabancı dilde eğitim veren okullarda okuma şansı bulamadım. Hep devlet okullarında okudum. Bu okullarda İngilizce dersine ayrılan saatler sınırlıydı, ayrıca sınıflar çok kalabalık olduğu için derslerde hocalar pratiğe yönelemiyordu. Mülkiye’de lisan eğitimi daha ciddiydi. Ama benim okuduğum yıllar boykotlarla geçtiği için yabancı dil dersleri de aksıyordu. Yine de o yıllarda Mülkiye’de aldığım İngilizce dersleri yaşamımda aldığım en ileri İngilizce dersleriydi.
Lisan öğrenmenin okuldaki derslerle olmayacağını fark ettiğimde ikinci sınıf öğrencisiydim. Şubat tatilinde Amerikan Kültür Derneği’nin İngilizce kurslarına yazıldım. Ondan sonraki her tatilde fırsat buldukça kaldığım yerden devam ettim bu kurslara. Bir yandan da kendi başıma çalışmaya başladım. Gramer kitapları aldım onları çalıştım. Bulabildiğim klasik romanların basitleştirilmiş İngilizce versiyonlarını alıp okuyordum. Daha önce lise sıralarında çoğunu Türkçe olarak okuduğum Charles Dickens’ın romanlarını önce bu basitleştirilmiş şekilleriyle okudum. Sonra aynı kitapların asıllarını alıp onları da okudum. Okuduklarımı anlamama inanılmaz katkısı oldu bu yöntemin. Bir yandan da kütüphaneden İngilizce makro ve mikroekonomi kitapları alıp okumaya başladım. Bu, benim hem ekonomi hem de İngilizce bilgimi artırmaya yaradı. Üçüncü sınıfta matematik dersini neredeyse tümüyle İngilizce kitaplardan okuyup çalıştım. Bu büyük bir meydan okumaydı aslında. Çünkü hem matematikte iyi değildim, hem de İngilizcem ileri düzeyde değildi. İkisini birden öğrenmeye çalışıyordum. Bu çaba bana inanılmayacak kadar büyük katkı yaptı. Matematiği ve İngilizceyi öğrenip geliştirmeme yardımcı olduğu gibi kendime güvenimi de artırdı.
Maliye Müfettişiyken 1 yıllığına İngiltere’ye staja gittiğimde İngilizceyi teorik olarak bilen ama rahat konuşamayan bir kişi durumundaydım. Bir yıl boyunca BBC’yi izledim, sokakta, metroda, alışverişte konuştum. Ve en önemlisi İngilizce yazmaya başladım. Okuduğum kitapların İngilizce özetini çıkarmaya başlamak ve kendi yorumlarımı yazmak en önemli adımdı.
Bazısını deneyimlerimden çıkardığım tavsiyeleri paylaşayım:
Klasik romanların genç okurlar için yazılmış basitleştirilmiş versiyonlarını okuyun ve sonra bir kez de aynı romanın aslını okumaya çalışın.
Kendi mesleğinizle ilgili kitapların Türkçesini okuduktan sonra İngilizcesini de alıp okumaya çalışın.
Diyelim ki makroekonomi dersinde size İngilizce bir kitap okutuyorlar. Bu kitabın Türkçesi varsa onu da bulup okuyun. Eğer yoksa örneğin Gregory Mankiw’in Macroeconomics adlı kitabını hem İngilizce hem de Türkçesinden okuyun.
İngilizce günlük tutun. O gün olan olayları birkaç paragrafta özetleyen İngilizce notlar yazın. Eğer ekonomiyle ilgiliyseniz her gün yaşanan önemli olaylarla ilgili bir sayfalık İngilizce not yazın. Diyelim ki o gün Merkez Bankası toplandı ve faiz kararı aldı. Bunu yazın ve karara katılıp katılmadığınızı da gerekçesiyle notunuza ekleyin.
Aradan bir süre geçtikten sonra dönüp o notlarınızı bir daha gözden geçirin. Varsa gramer hatalarınızı, zaman kullanımlarında yaptığınız hataları düzeltin.
Zaman buldukça İngilizce kurslara gidin. Orada derslere aktif olarak katılın. Yanlış yapmaktan korkmayın. İngilizce konuşmayı geliştirmekteki en ciddi engel yanlış konuşma korkusudur. Bu aşmaya çalışın. Yanlış yapmadan doğruyu bulamazsınız.
Cnbce’de akşam saatlerinde yayınlanan diziler İngilizcenizi geliştirmek için biçilmiş kaftandır. Dizileri izleyin ve altyazılara takılmadan konuşulanları anlamak için kendinizi zorlayın.