‘İnatlaşma’ mı geleceğe odaklanma mı?

Dünyanın önde gelen uluslararası kuruluşlarına, OECD, IMF, Dünya Bankası, DTÖ’nün öncelikli gündemine bakıyorum; TCMB yönetiminde gerçekleşen değişimden, ‘bir kaşık suda fırtına koparma’ gayretindeki ‘tantanacı’ iktisatçıların, bilinçli bir şekilde Türkiye’nin ekonomik gündemini küresel alandaki tartışmalardan koparma ve ‘sığ’ sularda ‘kur dalgalanması’ üzerinden ‘felaket senaryosu’ üretme gayretleri ibret verici. TCMB’nin yeni yönetiminin net duruşuna rağmen, sermaye hareketlerinden, bankalardaki DTH’lara kadar uzanan ‘akla ziyan’ manipülasyonlarla; para politikası rotasına yönelik ‘yalanlar’la örülmüş ‘algı operasyonu’na her defasında prim verilmesi ve paniğe kapılma görüntüleri de insanın içini acıtıyor.

Kovid-19 sonrası döneme yönelik olarak, küresel çapta gözlenecek ‘rekabet savaşları’ için ciddi hazırlıklar hızlanmış durumda. Dünyanın önde gelen ülkelerinin sağlık, haberleşme ve iletişim, ulaştırma, lojistik ve enerji alt yapılarını hızla gözden geçirdikleri, yeni alt ve üst yapı yatırım paketleri açıkladıkları; dünya ekonomisi ve küresel ticareti ayakta tutmak adına, genişletici para ve maliye politikası çağrılarının ardı ardına devam ettiği bir konjonktürden geçiyoruz. Bu nedenle Türkiye’nin büyüme patikası ile fiyat istikrarı- finansal istikrar kavramları arasında, üretimi, istihdamı ve ihracatı sürdürülebilir kılacak çözümlerden, yaklaşımlardan bambaşka bir alana savrulmuş bir grup ekonomistin ‘feryat figan’ sıkılaştırılmış para politikası hezeyanlarıyla uğraşıyoruz.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!