Mahfi Eğilmez – 22.01.2019
2019 yılının zor bir yıl olacağı konusunda görüş birliği var. Her ne kadar Fed’in faiz artırımlarına devam etmeyeceği yönünde beklentiler oluşmuş olsa da aslında bu gelişme zorluğun Fed tarafından onaylanması anlamına geliyor. Çünkü Fed, dünya çapında işlerin iyi gitmeyeceğini gördüğü için parasal sıkılaştırmayı erteliyor.
Benzer bir yaklaşım Avrupa Merkez Bankası’nda da egemen. Draghi, toparlanmanın zaman alacağını, ekonomilerin o kadar güçlü olmadığını açıkladı. Bu açıklamalardan sonra Avrupa Merkez Bankası’nın parasal sıkılaştırmaya 2019 yılında başlama olasılığı gündemden düştü.
Geçtiğimiz günlerde yayınladığı Dünya Ekonomik Görünümü Güncellenmiş Raporunda IMF, 2019 yılında dünyanın ekonomik büyümesine ilişkin tahminini yüzde 3,7’den 3,5’e düşürmüş bulunuyor. Bunun nedenleri arasında ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşının devam edeceği, ABD’de hükümetin kapanması, İngiltere’nin Brexit sorunu, Almanya’nın otomobillere yeni bir benzin emisyonu standardı uygulaması, İtalya’nın ülke riski ve finansal risklerindeki artışlar ve Türkiye’nin beklenene göre daha derin bir daralma yaşayacağına ilişkin tahminler yer alıyor. IMF’nin tespitlerine göre ticaret savaşları, İtalya’nın maliye politikasına ilişkin tereddütler, bazı yükselen ekonomilerin karşı karşıya olduğu sıkıntıların büyümesi, ABD’de hükümetin kapanması hisse fiyatlarının düşmesine de yol açıyor.
IMF’nin yenilediği tahminlere göre 2019 yılında gelişmiş ülkeler yüzde 3,5 (eskisi yüzde 3,7), gelişme yolundaki ekonomiler yüzde 4,5 (eskisi 4,7) büyüyecek. Yenilenen tahminlere göre ABD yüzde 2,5, Euro Bölgesi yüzde 1,6, Çin yüzde 6,2, Hindistan yüzde 7,5, Rusya yüzde 1,6, oranında büyüme gerçekleştirecek.
IMF’nin 2019 tahminleri bir resesyonu işaret etmese de dünyada resesyon bekleyenlerin sayısı ihmal edilecek oranda değil. World Economic Forum’un 800 CEO üzerinde yaptığı ve 18 Ocak tarihinde açıkladığı bir anketin sonuçlarına göre CEO’ların 2019 yılında en önemli risk olarak resesyonu gördükleri anlaşılıyor. Japon, Çin ve Latin Amerikalı CEO’lar resesyonu birinci, Euro Bölgesi CEO’ları ikinci, ABD’li CEO’lar üçüncü büyük tehlike olarak görüyorlar.
IMF’nin Ocak 2019’da yayınlanan güncellenmiş tahminlerinde Türkiye ile ilgili yeni bir sayısal ya da oransal tahmin yer almıyor. Bu durumda IMF’nin Dünya Ekonomik Görünümü Ekim 2018 veri setinde yer alan Türkiye ile ilgili 2019 beklentileri halen geçerli oluyor (bu tahminler aşağıda ekte yer alıyor.) Buna karşılık Ocak 2019 güncellemesinde Türkiye ile ilgili şu çarpıcı cümle var: “Türkiye’nin, beklenenden daha derin bir daralma yaşayacağı tahmin ediliyor.” Burada geçen “beklenenden daha derin bir daralma” ifadesi oldukça kafa karıştırıcı bir ifade. Çünkü IMF’nin 2019 beklentisi yüzde 0,4’lük bir büyüme. Bu durumda “beklenenden daha derin bir daralma” ifadesi yüzde 0,4’den daha da düşük bir oran beklenmesi anlamına mı geliyor.
IMF, Ocak ayında güncellediği bu veri setinde Türkiye ile ilgili tahminlerinde bu karmaşık cümleden başka bir değişiklik, yenilenmiş bir veri seti açıklamadı. Nisan ayında yeni tahminlerini açıkladığında bakalım neler değişecek.
Ek: IMF Türkiye 2019 Tahminleri
(IMF, bilindiği gibi bu tür tahminlerde Dolar kuru tahmini vermiyor. Bu tabloda yer alan 2019 yıl ortalaması USD/TL kurunu, tablodaki GSYH (TL)’yi GSYH (USD)’ye bölerek (4.230 / 631 =) 6,7 olarak biz hesapladık.)
IMF/Türkiye Tahminleri | 2018 | 2019 |
GSYH (Milyar TL) | 3.656 | 4.230 |
GSYH (Milyar USD) | 714 | 631 |
Nüfus (Milyon) | 81,9 | 82,9 |
Büyüme (%) | 3,5 | 0,4 |
Kişi Başına Gelir (TL) | 44663 | 51038 |
Kişi Başına Gelir (USD) | 8.715 | 7.615 |
Toplam Yatırımlar/GSYH (%) | 30,7 | 26,4 |
Toplam Tasarruflar/GSYH (%) | 25,1 | 24,7 |
İşsizlik (%) | 11,0 | 12,3 |
Enflasyon (Yılsonu) | 20 | 15,5 |
Bütçe Dengesi / GSYH (%) | -2,1 | -2,2 |
Kamu Brüt Borç Stoku / GSYH (%) | 32,2 | 33,6 |
Kamu Net Borç Stoku / GSYH (%) | 29,4 | 30,5 |
Cari Denge / GSYH (%) | -5,7 | -1,4 |
Ortalama USD/TL Kuru | 5,1 | 6,7 |
Bu tahminler arasında en çarpıcı olanlarının başında USD ile hesaplanmış GSYH geliyor. 2019’da GSYH eğer 631 milyar dolara düşerse bu 2017’deki 851 milyar dolarlık GSYH’den 220 milyar dolar daha düşük bir GSYH demektir. Ki böyle bir gelişme Türkiye’yi dünya GSYH büyüklüğü sıralamasında 17 – 18’inci sıradan 20’nci sıraya geriletir.
Bir başka çarpıcı tahmin cari açığın GSYH’nin yüzde 1,4’üne gerileyeceğine ilişkin tahmindir. Bu, cari açığın miktar olarak 10 milyar doların altına düşeceği anlamına gelir. Bu çarpıcı tahmin aslında GSYH büyümesi ve GSYH’nin kendisinde tahmin edilen ivme kaybıyla tutarlı görünüyor.
Yatırımların GSYH’ye oranının yüzde 30,7’den yüzde 26,4’e gerileyecek olarak tahmin edilmesi yine oldukça çarpıcı bir tahmin olmakla birlikte büyümedeki ve GSYH’deki düşüşle tutarlı görünüyor.
Bir zamanlar kişi başına gelirini 11 bin doların üzerine çıkararak orta gelir tuzağından çıkma işaretleri vermiş olan Türkiye’nin, kişi başına gelirde müthiş bir ivme kaybı yaşadığı da yine tablodaki tahminlerden görülebiliyor.