GSYH Büyümesinin Kökenleri
Aşağıdaki tablo hangi sektörün büyümeye ne kadar katkı yaptığını gösteriyor (Kaynak: TÜİK, Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, I. Çeyrek: Ocak – Mart, 2020)
İlk Çeyrek Sonuçları (%) | 2018 | 2019 | 2020 | GSYH’de Payı |
Tarım, ormancılık ve balıkçılık | 8,1 | 2,6 | 3,0 | 2,8 |
Sanayi | 7,7 | -3,9 | 6,2 | 23,4 |
İnşaat | 6,8 | -9,3 | -1,5 | 5,5 |
GHI Hizmetler | 10,5 | -3,4 | 3,4 | 23,5 |
Bilgi ve İletişim | 6,2 | 0,2 | 10,7 | 2,5 |
Finans ve Sigorta Faaliyetleri | 2,9 | 2,9 | 1,6 | 3,7 |
Gayrimenkul Faaliyetleri | 3,8 | 1,6 | 2,4 | 7,2 |
Mesleki, idari ve destek hizmet Faal. | 12,4 | -11,8 | 1,9 | 4,9 |
Kamu yönetimi, eğitim, sağlık ve sos. | 5,4 | 8,8 | 4,6 | 14,2 |
Diğer Hizmet Faaliyetleri | 10,5 | -2,4 | 12,1 | 2,5 |
Sektörler Toplamı | 7,6 | -1,8 | 4,0 | 90,1 |
Vergi – Sübvansiyon | 5,9 | -6,9 | 9,7 | 9,9 |
GSYH Büyümesi (Alıcı Fiyatlarla) | 7,4 | -2,3 | 4,5 | 100,0 |
Sektörlerin GSYH içindeki ağırlığı göz önüne alınınca yüzde 4,5’luk ilk çeyrek büyümesinde asıl etkinin sanayi, hizmetler ve kamu yönetiminden geldiği görülüyor. Sanayi üretiminin ilk çeyrekteki büyümesinin yüksek olduğu sanayi üretim endeksi verilerinden biliniyordu. Öte yandan geçen yılın ilk çeyrek büyümesinin eksi 2,3 olmasının baz etkisi yaratacağı da bekleniyordu.
Konuya bir de harcamalar açısından bakalım (Kaynak: TÜİK, Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, I. Çeyrek: Ocak – Mart, 2020)
İlk Çeyrek Sonuçları (%) | 2018 | 2019 | 2020 | GSYH’de Payı |
Yerleşik hane halkının tüketimi | 6,0 | -5,1 | 5,1 | 56,9 |
Devletin nihai tüketim harcamaları | 4,9 | 6,6 | 6,2 | 16,6 |
Gayrı safi sabit sermaye oluşumu | 10,4 | -12,4 | -1,4 | 25,9 |
Stoktaki değişiklikler | 0,0 | 0,0 | 0,0 | 4,8 |
Mal ve hizmet ihracatı | 0,9 | 8,7 | -1,0 | 29,5 |
Mal ve hizmet ithalatı | -15,3 | 29,3 | -22,1 | -33,6 |
GSYH Büyümesi | 7,4 | -2,3 | 4,5 | 100,1 |
Harcamalar açısından baktığımızda GSYH içinde en büyük paya sahip iki kalem olan yerleşik hane halkının tüketimi ve devletin nihai tüketim harcamaları kalemlerindeki yüksek büyüme oranları dikkati çekiyor. Buna karşılık iki önemli kalem; gayrı safi sabit sermaye oluşumu (yatırım harcamaları) ve ihracat geçen yılın ilk çeyreğine göre küçülmüş bulunuyor. Demek ki Türkiye, ilk çeyrekte yatırım ve ihracat açısından küçülürken tüketim harcamalarını artırmak yoluyla büyümüştür. Bir başka ifadeyle ilk çeyrek büyümesi tümüyle tüketim bazlı olmuş yatırım yapılmamış, ihracat geriye düşmüştür.
Kamuoyunun Büyüme Oranına Tepkisi
Yılın ilk çeyreğine ilişkin büyüme oranı açıklanmadan hemen önce twitter üzerinden basit bir anket yayınladım. Anket sorusu ilk çeyrek büyümesi artı mı, eksi mi (küçülme) yoksa sıfır mı gelecek şeklindeydi. Ankete oy veren 15.017 kişinin yüzde 45,9’u ilk çeyrek büyüme oranının eksi, yüzde 44,2’si artı ve yüzde 9,9’u da sıfır geleceği tahminde bulundu. Anket bittikten yaklaşık 10 dakika sonra TÜİK yılın ilk çeyrek büyüme oranını yüzde 4,5 olarak açıkladı. Bu veriye ilişkin değerlendirmemi yukarıda sundum. Sanayi üretim endeksi başta olmak üzere çeşitli makroekonomik göstergelere ve anketlere bakarak ilk çeyrek için yaptığım tahmin yüzde 5 dolayında bir büyüme tahminiydi. TÜİK açıklamadan önce anket sonuçlarıyla birlikte ben de bu tahminimi açıkladım.
Buradaki iki kritik mesele var: (1) Beni izleyenlerin çoğunluk olarak ekonomiyle bir şekilde ilgilenen kişiler olduğunu düşünürsek oy verenlerin yarıdan fazlasının sıfır ya da eksi büyüme beklemesini nasıl açıklarız? (2) Anketi görenlerin bir bölümü (hepsi oy vermiş olmasa da) konuyla ilgili yorumlarını twitter üzerinden attıkları mesajlarla kamuoyuyla paylaştılar. Anket öncesi yapılan yorumların çok büyük bir bölümü açıklanacak veriye güvenilmeyeceği şeklindeydi. Veri açıklandıktan sonra atılan twitlerden açıklanan orana güvensizliğin daha da armış olduğu görüldü.
İlk meselenin yanıtının Covid – 19 pandemisinin ekonomide yarattığı olumsuz etkinin ne zaman başladığı konusuna ilişkin bir bağlantı kopukluğunda yattığını düşünüyorum. Ekonomideki çöküş mart ayının ikinci yarısından sonra başladığı halde bu etki insanların zihninde yılbaşına kadar geri gitmiş görünüyor. Ayrıca geçen yılın ilk çeyreğindeki yüzde 2,3’lük küçülme de göz ardı edildi sanırım. Oysa oradan ciddi bir pozitif baz etkisi geldi.
İkinci meselenin yanıtı çok daha derin bir konu. Kamuoyu, kamu kesiminin açıkladığı verilere inancını yitirmiş görünüyor. Bunu uzun zamandır gözlemliyoruz. Enflasyon ve işsizlik oranları başta olmak üzere açıklanan bütün verilere karşı güvensizlik var. Bu o kadar ileri gitmiş durumdaki o verileri ele alıp analiz yaptığınızda size karşı da güven kaybı oluşuyor. Türkiye’nin bu sıkıntıyı aşması lazım. Kendi kamuoyumuzun, haklı ya da haksız, inanmadığı verilere yabancıların inanıp da burada yatırım yapmasını beklememiz saflık olur. TÜİK’in hükümetten tümüyle bağımsız bir yapıya kavuşturulması yapısal reformların önemli parçalarından birisi olacak gibi duruyor.
İkinci Çeyrekte Ne olur?
TÜİK’in her ay yayınladığı sanayi üretim endeksi, perakende satış hacmi gibi fiziksel veriler ve TÜİK ve Merkez Bankası’nın yine her ay yayınladığı beklenti anketlerine göre ilk çeyrekten sonra işler tersine dönmeye başlamış görünüyor. Bunlar arasında en çarpıcı veriler turizm verileri.
Aşağıdaki tablo ülkeye gelen yabancı turist sayılarını aylar itibarıyla karşılaştırmalı olarak gösteriyor (Kaynak: TC. Turizm ve Kültür Bakanlığı, Nisan 2020 Sınır Bülteni.)
Tablo, ülkeye gelen yabancı turist sayısında Mart ve Nisan ayında yaşanan büyük düşüşü gösteriyor. İlk iki ayda geçen yılın ilk iki ayından daha fazla yabancı turist gelmişken mart ayında sayı birden üçte iki oranında gerilemiş, nisan ayında ise düşüş yüzde 95’i bulmuş.
Şu ana kadar eldeki veriler bize ikinci çeyrekte ekonominin yüzde 10 dolayında bir küçülme yaşayacağını gösteriyor. Küçülmenin daha yüksek olmasını önleyecek tek şey geçen yılın ikinci çeyreğinde yaşanan yüzde 1,6 oranındaki küçülmenin yaratacağı olumlu baz etkisi olacak.