Mahfi Eğilmez – 16.10.2015
Makroekonomide en temel denklem iç ve dış ekonomik dengeyi bir arada gösteren denklemdir. Bunu şöyle yazabiliriz:
Bu denklemde S özel kesim tasarruflarını, I özel kesim yatırımlarını, T kamu kesimi gelirlerini (zorunlu tasarruflar), G kamu kesimi harcamalarını, X dış dünyadan sağlanan döviz gelirlerini, M de dış dünyaya yapılan döviz ödemelerini gösterir.
Bu denklemde yer alan (T – G) yani kamu kesimi gelir gider dengesi kabaca bütçe dengesine, (X – M) de kabaca cari dengeye eşittir. Eğer bir ekonomide bu iki dengenin ikisi de açık veriyorsa o zaman ikiz açık söz konusu demektir.
Denklemin sol tarafı yani iç ekonomik denge, ekonomideki iç tasarrufları (pozitif veya negatif) gösterir. (S – I) ifadesinde S > I ise özel kesimin tasarrufları yatırımlarından büyük olacağı için özel kesim tasarruf fazlası, S < I ise tasarruf açığı var demektir. (T – G) ifadesinde T > G ise kamu kesimi gelirleri giderlerinden büyük demek olduğundan bütçe fazlası, T < G ise bütçe açığı oluşmuş demektir. S > I ve T < G ise o zaman iç tasarruflar (kamu ve özel) eksi demektir. Bu durumda dış kaynak sağlanarak açık kapatılmaya çalışılır. Örnek vermek gerekirse ABD ve İngiltere ikiz açıkla karşı karşıyadır. Buna karşılık Almanya’da yalnızca bütçe açığı söz konusudur.
Türkiye’de hem özel kesim hem de kamu kesimi açık vermektedir. Yani (S – I) ifadesinde S < I ve (T – G) ifadesinde T < G’dir. Bunların toplamı cari dengeye eşit olduğu için de X < M’dir. Yani iç ekonomik denge açık vermekte ve bunu dış ekonomik dengedeki açık dengelemektedir.
Türkiye’de özel kesimi bir yana bırakır da konuya kamu kesimi iç dengesi ve ekonominin dış dengesi yönünden bakarsak karşımıza ikiz açık olgusu çıkar. Son yıllarda bütçe açığında ciddi düşüler söz konusu olmuş, cari açıkta da büyümedeki düşüşle birlikte azalma ortaya çıkmıştır. Buna karşın Türkiye’de ikiz açık devam etmektedir. Bu çerçeveden Türkiye’nin ikiz açıklı görünümü şöyledir.