Mahfi Eğilmez – 30.10.2015
Üniversiteye yeni girecek ve ekonomi ya da iktisat bölümlerini seçecek olan gençlerin en azından bir bölümünün kafasında oluşan ilk soruyu yanıtlayarak başlayayım. Bana şu soruyu soran çok oluyor: “Hocam, ekonomi mi yoksa iktisat mı okumamızı tavsiye edersiniz?” “Bu ikisi aynı şey” deyince bir şaşkınlık oluyor. İktisat Arapça, ekonomi (economics) Latin kökenli bir sözcük. Ben iyice karma bir kullanım yaparak mesleğe ekonomi, meslek sahibine iktisatçı diyorum. Benim böyle dememin de hiçbir anlamı yok, eski bir alışkanlık. Bizde eski geleneği izleyen okullar bu bölüme iktisat diyor (Mülkiye, İstanbul İktisat Fakültesi) yeni eğilimi izleyenler de ekonomi diyorlar (Boğaziçi Üniversitesi) İkisi arasında fark yok.
Üniversitelerin ekonomi ya da iktisat bölümlerinde okuyacak öğrencilerin şunu iyi bilmesi gerekir: Bu bölümü bitirebilirsiniz, hatta birincilikle de bitirebilirsiniz ama iktisatçı (ekonomist) olamayabilirsiniz. Hatta bu bölümü bitirip de iktisatçı olamama olasılığınız, bu bölümü bitirip de iktisatçı olma olasılığınızdan çok daha düşüktür.
İktisat (ekonomi) okumuş olanlara bir bakın. Çoğu kendisini bankacı, muhasebeci, mali müşavir, yönetici, yatırım uzmanı, risk yöneticisi, sigorta uzmanı, leasing uzmanı, faktoring uzmanı, kredici, hazineci, maliyeci, finans uzmanı gibi unvanlarla tanımlar. Dikkat edin iktisat okuyup da kendisine iktisatçıyım diyen kişi sayısı çok azdır. Çünkü bir kişinin kendisine iktisatçıyım demesi ciddi bir cesaret işidir. İnsanın kendisini iktisatçı diye tanımlayabilmesi için sadece dolar ne olacak, Fed faizi ne zaman artıracak, enflasyon düşer mi gibi soruları yanıtlamak yetmez. Bunları bilmek sizi piyasa yorumcusu yapar belki ama bu bilgiler iktisatçı olmaya yetmez. Yani mantık – matematik dilinde bunlar gerek şarttır ama yeter şart değildir. Kendinizi iktisatçı olarak tanıtabilmeniz için kimse sormasa bile (ki günümüzde artık soran kalmadı) örneğin değeri neyin yarattığına verebilecek yanıtınız olmalı. Sonra analiz yapma yeteneğinizin gelişmiş olması da gerekir. Farklı ekonomik sistemleri ve yapıları da bilmeniz şarttır. Sadece içinde yaşadığımız sistemin çerçevesini bilirseniz kapitalizmin iktisatçısı olursunuz. Çünkü ekonomi, içinde yaşadığı siyasal – ideolojik ortamın biçimini alır. Sosyalizmin ekonomisini öğrenmediyseniz bu sistemi eleştiremezsiniz, eksik yanlarını göremezsiniz.
Mülkiye’de iktisat ve maliye bölümünü bitirdikten hemen sonra maliye müfettişi oldum. Necisin diye sorduklarında iktisatçıyım demek aklıma gelmezdi hep maliye müfettişiyim derdim. Sonra Hazine’ye geçtim. Bu kez soranlara “hazineciyim” der oldum. O arada mezuniyetten sonra ekonomi üzerine çalışmaya devam ettim. Çalıştığım yerler bana daha çok muhasebe, vergi, bütçe çalışmaya itmiş olsa da ben bir yandan ekonomi teorisi çalışmaya devam ettim. Uygulamada öğrendiklerimi teorik bilgiyle birleştirmeye özen gösterdim. Kendime iktisatçıyım deme cesaretini bulduğumda sanırım 40’lı yaşlarımdaydım. Demek ki iktisat okuduktan yaklaşık 20 – 25 yıl sonra kendime iktisatçı unvanı vermeyi layık görmüşüm.
Onun için iktisat okumak başka şeydir iktisatçı olmak başka şey.