Metropol yaşamında hayatı kolaylaştıracak 10 altın öneri
İşi işte bırakın
Her işyerinde az ya da çok iş baskısı ve rekabet koşulları bulunmaktadır. Ancak birey elinden geldiği kadarıyla işi işte bırakmalıdır. İşle ilgili sorunları zihinde taşımak, iş dışındaki hayatı da olumsuz etkileyecektir.
Trafikte daha az zaman geçirin
Bireyin kendisine daha fazla zaman ayırması için trafikte geçirilen zamanı asgariye indirmelidir. Özellikle İstanbul’da günde 4 saatini yola harcayan kişilerin olduğunu biliyoruz. Bireyin günü daha kaliteli geçirebilmesi için evler, iş yerine yakın olarak ayarlanmalıdır.
Duygularınızın farkında olun
Hayat hızlı akıyor ve çok fazla seçim yapmak zorunda kalıyoruz. Sağlıklı bir ruhsal işleyiş için birey, duygularının farkında olmalıdır. Dünyayla ve kim olduğu gerçeğiyle teması asla kesmemelidir. Her birey asıl değerlerinin, varlığının, ihtiyaçlarının farkında olmalıdır.
Sosyal hayatı göz ardı etmeyin
Birey için en önemli değerlerin başında aile bireyleri ve sosyal çevre gelmektedir. Birey, ailesi ve arkadaşları ile bir araya gelmeli, yorgun da olsa onlara belli oranda vakit ayırılmalıdır.
Doğru ihtiyaçlara odaklanın
Daha iyi kariyer, daha iyi bir evde oturmak ve benzeri birçok nokta uzun çalışma saatlerini, sorumlulukları ve fedakarlığı beraberinde getirmektedir. İleriye doğru gitmek, insanın doğasında olan ve kötü olmayan bir olgu. Ancak doğru ihtiyaçlara odaklanarak, ihtiyaç olarak görülen unsurların ne kadarının ihtiyaç, ne kadarının ihtiyaç olmadığı belirlenmelidir.
Etkili İletişim Becerileri Edinmek
Günümüz dünyasında aktif ya da pasif iletişim biçimlerini oldukça fazla kullanıyoruz. Gün içerisinde bireyin yaşadığı sıkıntılar ve kendi içsel ihtiyaçları, doğru iletişim kurmayı engelleyebilir. İletişimde önyargılardan uzak olmak, açık fikirli olmak ve (suçlayıcı olmadan) ne istediğini iyi ifade edilmek, birçok alanda iletişim sıkıntılarını ortadan kaldırır. Kişinin, kendi ihtiyaç ve isteklerinin farkında olması bu anlamda önemlidir.
Doğadan kopmayın
Metropollerin en büyük sıkıntısı bireylerin doğayla baş başa kalabileceği yerlerin sınırlı sayıda olmasıdır. Doğa ile iç içe olmak, ruhsal ve fiziksel olarak önemli bir ihtiyaç durumundadır. Bireyin yabancılaşmasını sağlayan en önemli unsurlardan biri doğayla bağının kopmasıdır. Bu yüzden birey kısa günlük gezilerle ya da hafta sonları doğayla baş başa kalmaya özen göstermelidir.
Daha az TV daha çok egzersiz
İşten eve dönüldüğünde bir koltuğa yığılma, yemekten sonra uzun saatler televizyon seyretme durumlarında birey pasif konumda kalmaktadır. Her gün düzenli egzersiz yapan kişilerde yapmayanlara oranla hem fiziksel hem de ruhsal düzelme daha fazla görülmektedir. Egzersiz yapmanın hem koruyucu hem de kaygıyı azaltıcı yönü var.
Sosyal ve kültürel aktiviteleri takip edin
Metropollerin en büyük avantajı, sanatsal, spor, entelektüel etkinliklerin yoğun gerçekleştiği merkezler olmalarıdır. Birey, sosyal ve kültürel faaliyetlere olabildiğince zaman ayırmalıdır. Bu tip aktivitelere ayırılacak zaman, bireyin duygularını olumlu yönde çalıştırarak, algılarını açacak ve daha iyi hissettirecektir.
Bir oluşuma üye olun
Büyük şehirlerdeki kalabalık, insanı bir anlamsızlık duygusuna itmektedir. Kişiler büyük şehirlerde yalnız olduğunu hissedebilir. Zaman darlığına ve sorumluluklara rağmen bireyin kendine yakın bulduğu bir görüşe, topluluğa, derneğe, kuruluşa üye olması; farklı insanlar ya da sorunlar için fayda sağlayıcı çalışmalar yürütmesi önemlidir. Bu durum bireylerin yaratıcılığını ve aidiyet duygusunu arttıracaktır.
Fransız Lape Hastanesi Uzman Psikoloğu Derya Deniz